27 Ocak 2015 Salı

Kimliksiz'in Tatlı Yazarı Selvi Atıcı ile Röportaj Yaptık!


Merhabalar... İlk röportajımızı Kimliksiz'in yazarı, Selvi Atıcı ile yaptık. Sağ olsun bizleri kırmadı ve tek tek bütün sorularımızı cevapladı. Ben onunla konuşurken çok eğlendim, kendisi çok sıcakkanlı, içten bir insan... Eminim sizler de okurken aynı şeyleri düşünüp, bana hak vereceksiniz. ^^ Tekrar kendisine teşekkür ederiz. :')


- Merhabalar! Öncelikle hasta haline rağmen teklifimizi kabul ettiğin için teşekkür ederiz, çok naziksin. :') Her röportajın olmazsa olmaz sorusuyla başlamak istiyorum. Selvi Atıcı kimdir? Yazmak dışında nelerden hoşlanır? Favori kitapları, yazarları ve varsa favori dizi ve filmleri nelerdir?

Merhaba, Tuğçe'cim :) Ben de teşekkür ederim Röportajların en kazık sorusu da bak bu oluyor işte Evli, iki kız annesi otuz yaşında bir ev hanımıyım Asıl ben buyum Her ev hanımı gibi günlük işimi, yemeğimi yapar, kızlarımla ilgilenirim :) Sessiz biriyim, tüm canlıları acayip şekilde severim, dostluk ve arkadaşlığa çok önem veririm. İnsanlar için çok fazla kredim vardır, ama bittiğinde de kesin bir bitişi olur. Yazmak dışında yine ortaya bir şeyler çıkaracak ufak şeylerden hoşlanıyorum. Kalemlikler, çöp kovaları, örgü... Bunun gibi şeylerle uğraşıyorum. Favori kitap deyince benim için biraz zor oluyor Ben okuduğum her kitabı severim aslında. İçinde mutlaka alacağım bir şeyler olur. Sıkıldığım kitaplar da vardır elbette, ama genel olarak çok kısa süre içinde tırnaklarımı yiyerek okuduğum bir Milenyum serisi vardır Bunun dışında Tess Gerritsen, Jean Christophe Grange, Lisa Valdez, Judith Mcnaught, Ayşe Kulin gibi yazarları favorilerim olarak sıralayabilirim. Daha da çok var aslında Film ve dizi kültürüm çok yeni bunun için heyecanla beklediğim üç diziyi söyleyebilirim; Walking Dead, Game of Thrones ve bir de Yabancı Amma uzatmışım


- Bir bu kadar daha yazsan keyifle okurduk, çok tatlısın. :') Yazmaya nasıl başladın ve ne kadar zamandır yazıyorsun? Yazmak senin için ne ifade ediyor?

Kızardım Teşekkürler :) Aslında çocukluğumdan beri günlük tutuyordum. Koli koli defterlerim vardır. Bazen açıp okurum, okullarda yaptığım çılgınlıkları hatırladığımda gülerim. Ama bir gün Alacakaranlık kitabında Edward'ın düşünceleri olmadığı için sinirlenerek yazmıştım. Günlüğüme bölük pörçük bir şeyler karaladım. Sonra Midnigt Sun ı netten buldum ve anaa dedim. Sonra gerisi geldi. Tuba Özkat'ın bir fan sayfasında yazdığı yazıyla karşılaştım. Devamını yazıyordu ve yazısına hayran kaldım. Bir cesaret ben de paylaştım. Ama o zaman ne bilgisayar ne de netle işim vardı. Tek parmak yaz Allah yaz Neyse öğrendim şimdi biraz Yazmak ise hayatımın tam orta yerinde diyebilirim. Her şeyden önce yazılarımı kendim için yazıyorum. Yayınladığımda eleştirilere de her zaman açığım, ama aslında her yazdığım benim kaçtığım bir dünyanın ürünüdür. Yaşamla aramdaki bir kapı gibi. Giriyorum ve herkes, her şey dışarıda kalıyor. Benim kaçmak için uğrak yerim Ve yarattığım karakterleri uzaktan izliyorum. Bunun bana verdiği huzurun değeri yok, paha biçilemez dedikleri şey tam da bu benim için

- Bir ben beceremiyorum şu günlük yazma işini. :D Alacakaranlık... Hepimizin miladı sanırım. ^^ Peki... Bir kurguyu kafanda tasarlamak, bunu kaleme almak nasıl bir süreç? Senin için keyifli mi yoksa sancılı mı oluyor?

Öncelikle uzun bir süreç Ama asla sancılı olarak ifade edemem Benim için çok keyifli. Bazen evde bana soru soruluyor, ben cevap vermiyorum, çünkü kendi dünyama dalmış gitmişim Şu an yazdığım bir hikayem var. Mesela kurgusunun ilk adımlarına başlayalı iki sene oluyor Yavaş yavaş aklıma gelen her şeyi not alıyor, defterime yazıyor, sonra onları yine deftere yazarak bölümleri meydana getiriyorum. Ardından da kesin olarak yazmaya başlıyorum. Kesin olarak başlamadan önce yazdıklarım tamamen taslak oluyor. Hikayeye başladığımda karakterleri özümsüyorum, yazarken şekilleniyor, hiç bir zaman burada bu karakter ne yapmalı diye düşünmüyorum. Kendileri zaten bana anlatıyor gibi bir şey Deli gibi görünmek istemiyorum, ama gerçekten durum bu. Onların hayatlarını yazmak hoşuma gidiyor. İster uçuk olsun, ister hayatta alakası olmasın. Onların dünyası ve ben kitaplarım bittiğinde onlara beni dünyalarına davet ettikleri için teşekkür ediyorum Sanırım cidden delinin biriyim

- Onları bu denli hissettiğin için bence... Ve bu çok güzel bir şey. :') Sümeyye'nin de benim de, Kimliksiz ile tanışmamız yıllar öncesine dayanıyor ve okuduğumuz ilk andan beri merak ettiğimiz bir nokta var. Burcu ve Deryal'in, hepimizi kahreden o malum sahnesini yazarken neler hissettin? Ve sen Burcu'nun yerinde olsan Deryal'i affeder miydin?

Deryal, benim için bambaşka bir karakter. O cidden bana kendi kendini yazdırdı. O sahnede Deryal'den nefret ettiğim anlar oldu. Soğuduğum ve öfkelendiğim anlar... Hatta bırakmak istediğim anlar da oldu. Ama daha hikayeye başladığım ilk anda Burcu'nun resimleri kafamda netleşince Deryal'in böyle bir ceza vereceğini görmüştüm. Deryal'e göre Burcu, çok masumdu ve Deryal onun masumiyetinde yıkanacaktı. Sevigiye hiç olmadığı kadar açtı. Ve içinde vermek istediği kocaman bir sevgi vardı. Verdi de! Burcu, onu sevdiğini de söylemişti. Deryal, kelimenin tam anlamıyla bulutların üzerindeyken yuvarlandı ve düştü. O, kendi yapacağı gibi yaptı. Kendi kurallarına göre oynadı. Benim için aslında kitap ve Deryal'in gerçek aşkı da orada başlıyor. Eğer, Deryal Burcu için değişmemiş olsaydı yapacağı şey, Burcu'yu kapatmak olurdu. Ama o, Burcu'nun gidişine de, onu istemeyişine de saygı duydu. Eğer Deryal, ilk anlarda okuduğumuz Deryal olsaydı buna saygı duymazdı. Ardından da zaten bir iyileşme süreci yaşandı. Burcu hop diye kabul etmedi. Aylar geçti. Unutmadı. Kimseye anlatmadı. Kendini yedi. İçinde Deryal'i hiç affetmedi. Evlendikten sonra bile affetmemişti. Burcu, Deryal'i çok sonra affetti. Ve Deryal, bu süreçte sadece bekledi. Bu Deryal'in yapacağı bir şey değildi. Benim için aşkını böyle kanıtlamış oldu. Hayatta her insan hata yapar. Bu konuda elbette okumuşsunuzdur, eleştiriler de aldım. Kitap olacağı zaman o bölümü silme şansım vardı, ama silmek istemedim. Onlar bunu yaşamıştı. İyi bir şey miydi? Hayır. Ben olsam afferder miydim? Açık yüreklilikle emin olamadığımı söyleyebilirim. Ama bu, onların dünyası...

- Deryal... Benim Kimliksiz'i okuyana kadar daha önce hiç duymadığım bir isimdi. Bu ismi seçmenin özel bir sebebi var mı? Yoksa araştırırken öylesine denk gelip de mi kullandın?

Benim eşim Abhaz Deryal de bir Abhaz ismi Çok hoşuma gitmişti ve kullanmak istedim :) Sonra ekleme yaparken de açıkçası bana bir yol gösteri gibi oldu Anne ve babasının isminin birleşimi yaptım Bana çok doğru gelmişti. Ama ismi çok seviyorum :)

- İnan, biz de çok seviyoruuuz. :D Olur da bir gün Kimliksiz beyaz perdeye uyarlanırsa... Aklında Deryal ya da Burcu için birileri var mı?

Teşekkür ederim, canım Çok memnun oldum Aslında tamamen bir isim yok, öyle İnşallah öyle bir şey olur tabii Ama sanırım kim diye o zaman düşünürdük kesin olarak Yabancı bir karakter var, bak ama adını unuttum şimdi. Videosunda kullanmıştık. Tubamın önerisiydi. Ahh ahh keşke o olsa

- Umarım olur bir gün, merakla bekliyoruz. :') Kimliksiz'le ilgili son olarak bir şeyi daha merak ediyoruz. Harika bir eşin ve çok güzel çocukların var. Tamamen senin iç dünyandan oluşmuş bir şeyi onların elinde görmek sana ne hissettirdi? Kitabın basım sürecinde ya da imza gününde onlardan ne gibi tepkiler aldın?

Çok garip hissettiriyor Onların gözlerindeki gururu görmek de hiçbir şeyle boy ölçüşemez :):) Eşim çok büyük destekçim :) Bu çok güzel bir duygu :) Seninle gurur duyduğunu görüyorsun ve söyleyecek söz bulamıyorsun Her türlü yanımda olduğunu bilmek bana her şeyi yapabilecekmişim gibi hissettiriyor Kızımla azıcık kavgalıyız, o da çok gururlu, ama şimdilik yaşı tutmadığı için kitabı okumasına müsaade yok Yaşına geldiğinde onu da atlatacağız inşallah

- Çok güzelsiniz, mutluluğunuz daim olsun. ^^ Mirza'yı okumuş olsak da, Ali ve Ömer ile henüz ikimiz de tanışma şerefine erişemedik. Belki bir umut Deryal'den sonra onları da kitap olarak görebiliriz diye bekliyoruz. Böyle bir durum söz konusu olabilir mi? Ya da ufukta yeni kitap planları var mı?

Çok teşekkür ederim, canım Amin :) Kısmet ise inşallah ben de azıcık daha hızlı bir düzenleme yapabilirsem Ömer'in hikayesiyle yakında kitap olarak buluşacağız inşallah Pinokyo'nun Rüyası'nı da yakında raflarda göreceğiz kısmetse yani

- Veee... Yılın en güzel haber ödülü Selvi Hanım'a gidiyor. :D Bizi çok mutlu ettin şu an. :D Yeni hikayen 'Sen' ile ilgili bizlere söyleyebileceğin bir şeyler var mı? Açıkçası yorumlarla da belirttiğimiz gibi, Süheyla ve Demir'in akıbetini çok ama çok merak ediyoruz. Bize onlarla ilgili bir iki ipucu verebilir misin?

Ahahaha Ödülü çok sevdim SEN... Beni deli eden bir hikaye Nereye gidiyor emin değilim :) Aslında sonu iyi bitmeyecek bir hikayeydi, ama birçok hikayemde olduğu gibi sanırım sonuna müdahele edeceğim :) Tepkilerden korkuyorum. Süheyla karakterini gerçekten seviyorum. Ve ikisinin de mutluluğu hak ettiklerini düşünüyorum, artık Azıcık çekecekler, azıcık kaos daha olacak az biraz hüzünleneceğiz, ama sonunda iyi bir şeyler görünüyor gibi Kendimden de emin olamıyorum ki Yazmaya bir başlıyorum haydaaa bunlar nereye gidiyor diyorum

- Biz sana güveniyoruz, Selvi abla bizi üzmez diyoruz. :P Hem günümüz hem de tarihi hikayelerin var. Bu iki türden hangisi seni daha çok zorluyor?

İnşallah üzmeyeceğim diyorum ben de Aslında zorladıklarını söyleyemem :) İkisini de yazmak ayrı bir keyif veriyor Tarihi hikayeler biraz daha fantastik tarzı olduğu için, gerçek bir tarih yazmadığı için problem olmuyor. Ama biraz önce de dediğim gibi eşim Abhaz ve onların geçmişinde büyük Sürgün gibi bir gerçek var. Yazmaya başladım ve daha iyi bir araştırma yapmak için yarım bıraktım. Eksikleri olmasın istiyorum. Sadece o zorluyor, çünkü yaşanmış acıları okuduğumda gerçekten depresyona girecek kadar kötü oluyorum. Yazdığımda ise ağlaya ağlaya yazıyorum ve yine kötü oluyorum. Baya uzun bir süreç gerekiyor sanırım. Ama bu hikayeyi çok yazmak istiyorum. Ve sanırım yazdıklarım arasında da kitaplaşmasını en çok istediğim hikaye o :)

- Sürgün... Ben çok sevmiştim ve devamını dört gözle bekliyorum. Umarım istediğin şekilde yazabilirsin, bizler de güzel güzel okuruz. :') Aslında şimdi son sorularıma geçecektim ama Sümeyye iki saattir istediği şeyi sormam için beni telefondan taciz ediyor. :D Direkt aktarıyorum: "Deryal gibi seven birini bulabilir miyiz? Var mı bunlardan üreten bir fabrika falan, varsa bize adres telefon verebilir misin?" :D

Umarım olur, canım Çok istiyorum gerçekten Ahahahah Sümeyyeeee Var olduğuna inanıyorum :):) Aşk varsa Deryal gibi severler de var Her ne kadar karakter ve kitap olarak yazsak da... Mutlaka gerçeklerin küçük de olsa yansımalarını yazıyoruz :):)

- Ne güzel dedin. :') Tüm hikayelerin içinde unutamadığın bir cümlen var mı? Yazdığın kadın karakterler arasında kendini en yakın hissettiğin hangisi? Ve neden?

Ahaha çok garip olacak, ama Adem'in 'Seviyorum lan seni' deyişi Aniden gelip de yazmıştım Aslında orası öyle olmayacaktı Çok beylik bir cümle değil, ama o geldi aklıma Kadın karakterlerimin hepsini yakın hissediyorum. İlla ki benden bir parça vardır hepsinde Ama garip olacak olsa da kendime en yakın hissettiğim karakterim, bir kadın değil Neden hikayesindeki Sertaç

- Adem'i okudukça benim aklıma hep Kellan Lutz geliyor. :D Kellan deyince de Tuba abla tabii... Nasıl tanıştığınızdan kısaca bahsedebilir misin? :')

Anamm Kellan'ı hiç düşünmedik bak Kellan deyince benim de zihnimde hemen Tubamın fotosu oluşuyor Tubamın Midnigt Sun'ı yazdığını söylemiştim: ) Onu Stephenie Meyer sanıyorum Yani onun yazdıklarını çeviriyor sanıyordum Meğersem o yazıyormuş Ona attığım ilk yorum da- ki pc kullanmayı yeni öğrenmiştim sırf yorum atabilmek için- bu itiraf olmuştu Kalemi sayesinde tanıştık O yazıyordu, sonra ondan özenip ben yazdım... Ve sonra arkası geldi. Asla bitmeyeceğini bildiğim bir dostluk ve kardeşlik... İyi ki merak edip de cahilliğimle girmişim o zaman nete Tuba gibi güçlü bir insanın arkadaşı olmak bile onur

Aranızda çok güzel bir bağ var. Bundan on sene sonra da, bilmem kaçıncı kitabınla ilgili röportaj yaparken bu soruyu sorduğumda, yine aynı cevabı alacağımı biliyorum. :') Bu bizim ilk röportajımızdı... Senin gibi sevdiğimiz, sıcacık bir yazarla yaptığımız için çok mutluyuz. Bize zaman ayırıp, sorularımızı büyük bir sabırla cevapladığın için teşekkür ederiz. Bizim açımızdan çok güzeldi. En yakın zamanda diğer kitaplarını da elimize alabiliriz umarım... Her şey gönlünce olsun. :')

On sene sonrası için ben de aynı cevabı vereceğimden eminim Oo ilk mi Çok sevindim canım buna Hatta azıcık da böbürlenmiş olabilirim :) Çok keyifli bir röportajdı ben de çok teşekkür ederim:) Daha nice nice sıcak ve keyifli röportajlar yapmanız dileğiyle canım :):)

2 yorum:

  1. Yazarlarla röportajlara devam etmelisin! Eğlenerek okudum , umarım devamı gelir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, umarım gelir. :')

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...