Kitap Yorumu: Kızıl Ateş | Ilona Andrews

Kitap Adı: Kızıl Ateş

Özgün Adı: Burn For Me

Yazar: Ilona Andrews

Seri: Hidden Legacy(#1)

Tür: Fantastik, Paranormal 

Çevirmen: Hanife Albayrak

Yayıncı: Yabancı

Sayfa: 408

Ben ateşim: Benim için yan.

Nevada Baylor dedektiflik kariyerinin en zorlu göreviyle karşı karşıyaydı; dengesiz bir şüpheliyi bulup ailesine teslim etmek. Bu görev tam bir intihar girişimiydi. Yakalaması gereken kişi en yüksek seviyede büyü gücüne sahip bir Lider'di ve önüne gelen her şeyi ve herkesi ateşe veriyordu. 

Ve sonra son derece karanlık ve baştan çıkarıcı bir milyarder ve aynı derecede güçlü başka bir Lider, Connor "Çılgın" Rogan ortaya çıkmış ve Nevada'yı kaçırmıştı. Nevada ondan kaçmakla, kendisini onun kollarına bırakmak arasında bocalıyordu. Ve daha da kötüsü, hayatta kalabilmek için Çılgın Rogan'la işbirliği yapmak zorundaydı. 

Rogan da Nevada'yla aynı hedefin peşindeydi, bu nedenle ona ihtiyacı vardı. Fakat Nevada kolay lokma değildi ve Rogan hayatında ilk kez kendinden başka birisini önemsemeye başlamıştı. Ama Rogan büyü dünyasında aşkın da en az ölüm kadar tehlikeli olabildiğini çok önceden öğrenmişti. 


Taze taze yorum gireyim hevesiyle başladığım ama sonunun hüsran olduğu bir yorumla karşınızdayım. Kitabı ne zaman bitirdim, yoruma ne zaman başladım hatırlamıyorum bile. Okula alışma süreciydi, derslerdi, vizelerdi derken öyle kaptırmışım ki kendimi, bayıldığım bu kitap arada kaynadı gitti. Umarım üstünden bunca zaman geçmişken hakkını vererek yapabilirim yorumunu.

Yıllar önce bulunan Osiris isimli serumla insanlar büyü gücüne sahip oluyorlar. İnsanoğlu her zaman daha fazlasını istediği için, konu büyü gücü olunca bu istek daha da artıyor ve üreticiler serumu bir süre sonra ortadan kaldırmak zorunda kalıyorlar. Fakat serumu bulanların düşünemediği, büyü gücünün genetik yolla nesilden nesle geçebildiği. Bununla birlikte hanedanlıklar kuruluyor, güçlü olan gücüne güç katıyor. Büyü kullanıcıları ise, Düşük, Ortalama, Dikkat Çeken, Önemli ve Lider olmak üzere beş gruba ayrılıyor.


Nevada Baylor, ufak tefek davalara bakan bir dedektifken, patronunun ondan son derece tehlikeli bir pirokinetik olan Adam Pierce'ı yakalamasını istemesiyle hayatı rayından çıkmaya başlıyor. Aynı zamanda bir Lider olan Adam'ı nasıl yakalayıp ailesine teslim edeceğine dair hiçbir fikri olmayan Nevada, hayatı daha ne kadar karışabilir diye düşünürken adeta bir meteor etkisiyle hayatına Connor Rogan dalıveriyor. Meteor ve dalıvermek kelimelerini öylesine kullanmıyorum yalnız dikkatinizi çekerim. Tanışma hikayeleri Rogan'ın Nevada'yı kaçırıp zincirlemesiyle başlıyor zira. Rogan'ın da amacı Adam'ı ele geçirmek. İkisinin de hedefi aynı olunca ittifak kurmaları da kaçınılmaz oluyor, her ne kadar bu durumdan pek hoşnut olmasalar da. Şu da var ki bu zamana kadar sadece ufak çaplı sigorta yolsuzlukları ve aldatma davalarına bakan Nevada için bu hayli zor bir görev. Aslında Rogan'ın karşısına çıkması -bakış açısına göre değişebilir tabii ama- bence gayet iyi bir şey. Ne de olsa dakikada 70 kilo paslanmaz çeliği eritebilecek güçte olan bir Lider'in peşinde kendisi. Kolay lokma değil yani. Arkasında şehirleri yıkabilen Çılgın Rogan gibi biri olmadan kesinlikle imkansız gibi bir şey Adam'ı yakalaması...

Üzerinden uzun zaman geçtiğinden olsa gerek, çok fazla ayrıntıya giremiyorum. Net olarak hatırladığım kadarıyla aktarmaya çalıştım konuyu ve umarım yettirebilmişimdir. Konudan ziyade kendi düşüncelerime gelecek olursak, gerçekten sevdiğim bir kitap oldu. Esprileri olsun, Nevada'nın ailesi olsun, Rogan ile diyalogları olsun her şeyiyle harikaydı. Özellikle kapağıyla beni benden aldı. Orijinal kapağın kullanılmamasına sevindiğim nadir kitaplardan biri oldu benim için. Yabancı Yayınları sağolsun hayal kırıklığına uğratmamış bizi ve harika bir kapak hazırlamış. Başta her ne kadar anlamayıp epey incelemiş olsam da, kitapta öyle bir sahne var ki kapak tam da o sahnenin tasviri. Tabii bir de her ne kadar gerçek dışı bir kurgu olsa da yazarın aralara gerçeklik katması kitaba daha çok bağlanmama neden oldu. Büyü kullanıcıları için oluşturulan sosyal platformlara bayıldım özellikle. Ama favori sahnelerimden biri Rogan'ın Karanfil jestiydi. Okuyanlar mutlaka hatırlıyordur diye düşünüyorum.

Şimdi bu kadar zaman sonra kitaba yorum yazmışsın ikincisini istemek neyine diyenleriniz olabilir tabii ama söylemeden geçemeyeceğim ikinci kitap için sabırsızlanıyorum. Gerçi henüz ikinci kitap çıkmadığı için bu konuya değinmesem de olurdu. Kızıl Ateş çok kritik bir şekilde sonlanmadı belki ama ikinci kitapta olayların daha da karışacağı mesajını da verdi biz okuyuculara. Tek temennim kitabın çıkış tarihi sınav tarihleri ile kesişmesin :D Oturup ağlayasım geliyor öyle olunca çünkü.

Kısa zamanda yeni kitaplar, yeni yorumlarla görüşmek dileğiyle!

♦ "Herald'daki insanlar travma sonrası stres bozukluğun olduğunu ve bu yüzden keşiş gibi inzivaya çekildiğini söylüyorlar."

"Evet, bir münzeviyim. Çoğunlukla düşüncelere dalarım. Aynı zamanda kendime acımakta da oldukça iyiyim. Günlerim, melankolik bir şekilde camdan bakmakla geçiyor. Genellikle bir damla gözyaşı sessizce yanaklarımdan aşağı dökülür."

♦ "Seninle konuştuğumda bana bir Lider'le veya askeriyeden biri için tekrardan çalışacağına lağım suyu içmeyi tercih ettiğini söylemiştin."   
"Ee?" 

"O bir Lider ve eski asker." 

"Anlamıyorsun, O...O Çılgın Rogan."

♦ "Sen Çılgın Rogan’sın!"  

"Evet,"
"Ve şehirler parçalayabiliyorsun?"
"Evet."
"Bütün bu para ve büyüye sahipsin?"
"Evet."
 "Ve böyle mi… görünüyorsun?"
"Aynen."
"Bu dünyada adalet yok!" 

♦ Adamın mavi gözlerine baktım. Hayır, yanılıyordum. Bir kaplan değildi. Asil ve ölümcül bir ejderhaydı ve benim için geliyordu. 

♦ "Odanın havalandırmasını filan yaptıramadın mı?" 
"Burada saatlerce oturmayı beklemiyordum. Eğer çok sıcakladıysan sutyenini çıkarmaktan çekinme."

♦ "Büyükanne, neden örgü filan örmüyorsun?"  
"Ne?" 
"Neden örgü örmüyorsun? Bütün büyükanneler örgü örüyor."  
"Benim örgü örmemi mi istiyorsun?" 
"Eğer sözlükte büyükannenin anlamının altına bakarsan iki tane örgü şişi ile bir yumak ipi olan yaşlı bir kadın görürsün."

5/5