3 Ağustos 2015 Pazartesi

Hikaye: St. Xavier Akademisi | Zeynep Buse (Tanıtım)

Merhabalar millet! ^^ Bu sefer çok daha farklı bir şeyle karşınızdayız. Bir hikayeyle... Üstelik fantastik bir hikayeyle... *kalpkrizi*  Sümeyye ile benim ortak bir arkadaşım var: Buse. Buse bir forumda yazıyordu ve biz de blogda paylaşmayı teklif ettik. O da başka şansı olmadığı için -ikna ediciyizdir:P- kabul etmek zorunda kaldı. Her neyse, konuyu daha fazla uzatmadan sizi onunla ve kalemiyle baş başa bırakacağım. Düşüncelerinizi bizimle paylaşırsanız, Buse de bizler de çok mutlu oluruz. :')

***
St. Xavier Akademisi


Merhabalar,
Ben –umarım- birazdan okuyacak olduğunuz hikâyenin yazarı, 20 yaşında kendi halinde bir üniversite öğrencisi olan Buse. Bu hikâye ciddi anlamda yazdığım ikinci hikâyem. Öncelikle doğrularıyla ve yanlışlarıyla tamamen eğlence için yazılmış bir şey olduğunu belirtmek istiyorum. İkinci olarak her ne kadar eğlence için yazılmış olsa da sizlerden isteğim hatalarımı benimle paylaşmanız.
Dilerim okurken keyif alırsınız. :)
***
"Sunny!"
"Efendim Violet?"
"Biraz çabuk ol! Profesör Howard töreni başlatmak üzere, geç kalacağız!"
"Hemen geliyorum!"
Bugün yeni eğitim dönemimizin ilk günü. Ve biz, yani 3. sınıflar, atandığımız insanların kimler olduğunu öğreneceğiz. Heyecan verici, değil mi? Ah, üzgünüm sanırım ufak bir noktayı atladım. Peki, biz kimiz?

Ben St. Xavier Akademisi 3. sınıf öğrencisi bir melek olan Sunny. Okulumuz binlerce yıl önce St. Xavier adında bir melek tarafından kurulmuş. Burada melekler ve şeytanlar birlikte eğitim görüyor. Birlikte dediğime bakmayın 3. sınıf öğrencisi olmama rağmen hala canlı bir şeytan görmedim. İlk iki sene bir melekle bir şeytanın aynı ortamda bulunması yasaktır. Fakat 3. -yani son- senemizde atandığımız insanlarla ilgilenmeye başlarız. Böylece saha görevlerimiz de başlamış olur. Bu da demek oluyor ki atandığımız insanın şeytanıyla da tanışmış oluyoruz. Bizim tek amacımız insanımızın iyilik yapmasını sağlamak onlarınki de tam zıttı tabi. Küçüklüğümüzden bu yana sadece bunun eğitimini alıyoruz. Umarım açıklayıcı olmuştur.

Daha fazla gecikmeden törene yetişsem iyi olur. İnsanımın ve rakibimin kim olduğunu gerçekten merak ediyorum. Hızlı adımlarla odamdan çıkıp tören salonuna doğru ilerlerken gözüm koridorda asılı duran kurallar tablosuna takılıyor. Size bundan bahsetmedim değil mi? Hemen anlatıyorum.

Okulumuzun düzeni sağlamak için koyduğu kurallar var. Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi başka türlü yüzlerce melek ve şeytan beraber ve huzurlu bir şekilde yaşayamazdı. Ama okulun birçok yerinde asılı olan bu tablolarda sadece 3 temel kural yazılıdır.  Bu kurallar hem bizim hem de şeytanlar için her durumda uyulması gereken kurallardır.

Kural 1) Melekler ve şeytanlar asla karşı türün yaşam alanlarına giriş yapamaz.

Kural 2) Bir melek ve şeytan gerçek formlarındayken hiçbir koşulda birbirlerine dokunamazlar.

Kural 3) Bir melek veya şeytan asla bir ölümlüyle ya da karşı türle duygusal ilişki içine giremez.

Okulumuz bu 3 kurala oldukça önem verir. Çok nadir olarak bu kurallar ihlal edilse de şimdiye karar büyük bir ihlalle karşılaşmadık. Bu ihlaller de genel karşı türün yaşam alanını merak edip girmeye çalışanlar yüzünden oluyor zaten. Diğer 2 kural konusunda hiçbir sıkıntı olmadı şimdiye kadar. Kim bir şeytana dokunmak ister ki zaten?

"Sunny!"

"Geldim Violet!"

Şimdi sırada tören var. Bizim için ayrılmış olan tören salonuna girip arkadaşlarımın bulunduğu tarafa doğru ilerledim ve onların yanında durdum. Her sene olduğu gibi bu sene de Profesör Howard'ın konuşmasıyla tören başladı. Bir müddet bu sene hakkında bilgi verdikten sonra sıra atandığımız insanların ve rakiplerimizin adının açıklanmasına gelmişti.

İsimler ardı ardına okunuyor her melek atandığı insanı ve rakibi olan şeytanı bir an once öğrenmek için can atıyordu. Birkaç melek arkadaşımdan sonra Profesör benim adımı okudu. Birkaç adım ileriye çıkıp heyecanla okuyacağı ismi bekledim. Bir müddet elindeki kağıda kaşlarını çatarak baktıktan sonra nihayet bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Sevgili Sunny, atandığın insan 18 yaşında bir erkek. Annesi ve babası hayatta ayrıca küçük bir kardeşi var. İnsanının adı Robert Smith."

Beklediğimden çok daha iyi bir insanla karşı karşıya gelmişim gibi hissediyordum. Robert'la birlikte çok iyi işlere imza atacağımıza emindim. Kısa bir aradan sonra Profesör tekrar konuşmaya başladı.

"Ve rakibinse... Hunter!"

Yanımda duran bazı arkadaşlarımın nefeslerini tuttuklarını hissettim. Kafaların yavaşça bana döndüğünü biliyordum. Sanki herkes benim vereceğim tepkiyi bekliyor gibiydi. Aslında ben de vereceğim tepkiyi merak ediyordum ama yaptığım tek şey öylece durmaktı. Biliyorum konuşmanın başında şeytanlarla hiç karşılaşmadığımızı söylemiştim ama bu içlerinden bazılarının ne kadar güçlü olduğunun kulağımıza gelmesine engel değildi. Hunter da bunlardan biriydi.

O kadar güçlü ve o kadar kötü bir şeytanmış ki karşısında hiçbir melek hatta hiçbir şeytan karşısında duramazmış. Acımasızlıkta tüm diğer şeytanlara taş çıkaracak cinsten olduğunu da duymuştum tabi. Şu ana kadar kaybettiği bir düello bile olmamış.

Ne yapıyorum ben? Daha düellolar başlamadan yenilgiyi kabul ediyorum resmen. Yapma Sunny! Sen güçlü bir meleksin. Ne olursa olsun o Hunter denen iblise gününü göstermek zorundasın. Robert iyi bir insan olmalı!

Derin bir nefes aldıktan sonra Profesöre bakıp gülümsedim. Ardından selam verip geriye doğru çekildim. Bu senenin kolay geçmeyeceğini anlamıştım. Ama vazgeçmeye hiç niyetim yoktu.

Ne olursa olsun mücadeleden kaçmayacak ve o iblise kimin daha güçlü olduğunu göstereceğim. Kolay olmayacağını biliyorum. Ama olması için her şeyi yapacağım. Bu seneyi büyük bir merak ve heyecanla bekliyorum. Eğer siz de benim gibi neler olacağını merak ediyorsanız St. Xavier's Akademisi'nden ayrılmayın!
smile ifade simgesi:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...