***
St. Xavier Akademisi
St. Xavier Akademisi
Merhabalar,
Ben –umarım- birazdan okuyacak olduğunuz hikâyenin yazarı, 20 yaşında kendi halinde bir üniversite öğrencisi olan Buse. Bu hikâye ciddi anlamda yazdığım ikinci hikâyem. Öncelikle doğrularıyla ve yanlışlarıyla tamamen eğlence için yazılmış bir şey olduğunu belirtmek istiyorum. İkinci olarak her ne kadar eğlence için yazılmış olsa da sizlerden isteğim hatalarımı benimle paylaşmanız.
Dilerim okurken keyif alırsınız. :)
"Efendim Violet?"
"Biraz çabuk ol! Profesör Howard töreni başlatmak üzere, geç kalacağız!"
"Hemen geliyorum!"
***
"Sunny!""Efendim Violet?"
"Biraz çabuk ol! Profesör Howard töreni başlatmak üzere, geç kalacağız!"
"Hemen geliyorum!"
Bugün yeni eğitim dönemimizin ilk günü. Ve biz, yani 3. sınıflar, atandığımız insanların kimler olduğunu öğreneceğiz. Heyecan verici, değil mi? Ah, üzgünüm sanırım ufak bir noktayı atladım. Peki, biz kimiz?
Ben St.
Xavier Akademisi 3. sınıf öğrencisi bir melek olan Sunny. Okulumuz binlerce yıl
önce St. Xavier adında bir melek tarafından kurulmuş. Burada melekler ve
şeytanlar birlikte eğitim görüyor. Birlikte dediğime bakmayın 3. sınıf
öğrencisi olmama rağmen hala canlı bir şeytan görmedim. İlk iki sene bir
melekle bir şeytanın aynı ortamda bulunması yasaktır. Fakat 3. -yani son-
senemizde atandığımız insanlarla ilgilenmeye başlarız. Böylece saha görevlerimiz de başlamış
olur. Bu da demek oluyor ki
atandığımız insanın şeytanıyla da tanışmış oluyoruz. Bizim tek amacımız
insanımızın iyilik yapmasını sağlamak onlarınki de tam zıttı tabi.
Küçüklüğümüzden bu yana sadece bunun eğitimini alıyoruz. Umarım
açıklayıcı olmuştur.
Daha fazla
gecikmeden törene yetişsem iyi olur. İnsanımın ve rakibimin kim olduğunu
gerçekten merak ediyorum. Hızlı
adımlarla odamdan çıkıp tören salonuna doğru ilerlerken gözüm koridorda asılı
duran kurallar tablosuna takılıyor. Size bundan bahsetmedim değil mi? Hemen
anlatıyorum.
Okulumuzun
düzeni sağlamak için koyduğu kurallar var. Sizin de tahmin
edebileceğiniz gibi başka türlü
yüzlerce melek ve şeytan beraber ve huzurlu bir şekilde yaşayamazdı. Ama okulun birçok yerinde asılı olan
bu tablolarda sadece 3 temel kural yazılıdır.
Bu kurallar hem bizim hem de şeytanlar için her durumda uyulması gereken
kurallardır.
Kural 1)
Melekler ve şeytanlar asla karşı türün yaşam alanlarına giriş yapamaz.
Kural 2) Bir
melek ve şeytan gerçek formlarındayken hiçbir koşulda birbirlerine
dokunamazlar.
Kural 3) Bir
melek veya şeytan asla bir ölümlüyle ya da karşı türle duygusal ilişki içine
giremez.
Okulumuz bu
3 kurala oldukça önem verir. Çok nadir olarak bu kurallar ihlal edilse de
şimdiye karar büyük bir ihlalle karşılaşmadık. Bu ihlaller de genel karşı türün
yaşam alanını merak edip girmeye çalışanlar yüzünden oluyor zaten. Diğer 2
kural konusunda hiçbir sıkıntı olmadı şimdiye kadar. Kim bir şeytana dokunmak
ister ki zaten?
"Sunny!"
"Geldim
Violet!"
Şimdi sırada
tören var. Bizim için ayrılmış olan tören salonuna girip arkadaşlarımın bulunduğu tarafa
doğru ilerledim ve onların
yanında durdum. Her sene olduğu gibi bu sene de Profesör Howard'ın konuşmasıyla
tören başladı. Bir müddet bu sene hakkında bilgi verdikten sonra sıra
atandığımız insanların ve rakiplerimizin adının açıklanmasına gelmişti.
İsimler ardı
ardına okunuyor her melek atandığı insanı ve rakibi olan şeytanı bir an once
öğrenmek için can atıyordu. Birkaç melek arkadaşımdan sonra Profesör benim
adımı okudu. Birkaç adım ileriye çıkıp heyecanla okuyacağı ismi bekledim. Bir
müddet elindeki kağıda kaşlarını çatarak baktıktan sonra nihayet bana döndü ve
konuşmaya başladı.
"Sevgili
Sunny, atandığın insan 18 yaşında bir erkek. Annesi ve babası hayatta ayrıca
küçük bir kardeşi var. İnsanının adı Robert Smith."
Beklediğimden
çok daha iyi bir insanla karşı karşıya gelmişim gibi hissediyordum. Robert'la
birlikte çok iyi işlere imza atacağımıza emindim. Kısa bir aradan sonra
Profesör tekrar konuşmaya başladı.
"Ve
rakibinse... Hunter!"
Yanımda
duran bazı arkadaşlarımın nefeslerini tuttuklarını hissettim. Kafaların yavaşça
bana döndüğünü biliyordum. Sanki herkes benim vereceğim tepkiyi bekliyor
gibiydi. Aslında ben de vereceğim tepkiyi merak ediyordum ama yaptığım tek şey
öylece durmaktı. Biliyorum konuşmanın başında şeytanlarla hiç
karşılaşmadığımızı söylemiştim ama bu içlerinden bazılarının ne kadar güçlü
olduğunun kulağımıza gelmesine engel değildi. Hunter da bunlardan biriydi.
O kadar
güçlü ve o kadar kötü bir şeytanmış ki karşısında hiçbir melek hatta hiçbir
şeytan karşısında duramazmış. Acımasızlıkta tüm diğer şeytanlara taş çıkaracak cinsten
olduğunu da duymuştum tabi. Şu ana kadar kaybettiği bir düello bile olmamış.
Ne yapıyorum
ben? Daha düellolar başlamadan yenilgiyi kabul ediyorum resmen. Yapma Sunny!
Sen güçlü bir meleksin. Ne olursa olsun o Hunter denen iblise gününü göstermek
zorundasın. Robert iyi bir insan olmalı!
Derin bir
nefes aldıktan sonra Profesöre bakıp gülümsedim. Ardından selam verip geriye
doğru çekildim. Bu senenin kolay geçmeyeceğini anlamıştım. Ama vazgeçmeye hiç
niyetim yoktu.
Ne olursa olsun mücadeleden kaçmayacak ve o iblise kimin
daha güçlü olduğunu göstereceğim. Kolay olmayacağını biliyorum. Ama olması için
her şeyi yapacağım. Bu seneyi büyük bir merak ve heyecanla bekliyorum. Eğer siz de benim gibi neler
olacağını merak ediyorsanız St. Xavier's Akademisi'nden ayrılmayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder