Yazar: Meral Kır
Seri Adı: Sancaktarlar (#1)
Tür: Aşk, Dram, Aile
Yayıncı: Müptela
Sayfa: 576
Zengin Sancaktar Ailesi'nin en küçük çocuğu olan Tanem için hayat oldukça sıradandı. Arkadaşları ve ailesinin her zaman yanında olduğu Tanem'in tek gayesi işinde ilerlemekti, ta ki katılmak için gittiği, ama katılmadığı o toplantı sonrası geçirdiği trafik kazasına kadar...
İki yıl boyunca uyuyan Tanem uyandığında, hafızasını kaybetmiş ve yanında doktoru Yağız'ı bulmuştu. Ailesi ve geçmişine dair, özellikle bir şeyleri hatırlamak istemiyor, bir şeylerden kaçıyordu sanki. Yağız, uyutulduğu esnada kendisini zehirlemek isteyen esrarengiz kişiden de haberi olmayan Tanem'e hem yakınlık duyuyor hem de Tanem'in geçmişinde ne olduğunu ve onu kimin öldürmek istediğini bulmaya çalışıyordu.
Diğer taraftan Tanem'den uzak durmaya çabalıyor, adeta onunla savaşıyordu.
Acaba Yağız, Tanem'le ilgili gerçekleri öğrenebilecek miydi ve daha önemlisi Tanem'in aşkına karşı koyabilecek miydi?
Merhabalar, nasılsınız? ^^ Vallahi ben yaz olmasına rağmen yoğunluktan ölüyorum. :( Hep yapacak bir şey çıkıyor ve boş zamanlarımda kolumu kaldıracak halim olmuyor. Sıcak deseniz ayrı bir dert... Yakında eriyip, gideceğiz. :D Yalan söylemiş olmayayım ama sanırım kitabı bir ay önce falan bitirdim. O yüzden pek heyecanlı bir yorum olmayacak. İkinci kitap elimin altında olduğu için ilki hakkında bir şeyler yazmadan geçmek de istemedim. Her neyse... Sonuç olarak buradayım işte. :')
Meral Kır, kalemini merak ettiğim bir yazardı ve sonunda fırsat bulup, okuyabildim. Bazı yönlerden kendisini çok başarılı buldum, bazı yönlerdense tam olarak beni tatmin etmedi. Bunu da yazardan ziyade serinin ilk kitabı olmasına bağlıyorum. ^^ Üstelik çok kalabalık bir karakter kadrosu vardı. Başlarda beni bunaltmış olsalar da okudukça hepsine alıştım.
Yağız'ın tabiriyle 'cennet gözlümüz' Tanem, Sancaktar ailesinin en küçük çocuğu. Tanem sıradan, normal bir hayat yaşarken bir trafik kazası geçiriyor ve iki yıl boyunca uyuyor. Doktor Yağız tarafından ilk defa uygulanan bir tedaviyle hayata dönen Tanem, uyandığında kendisi ve ailesiyle ilgili hiçbir şey hatırlamıyor. Onca bilinmezliğin içinde Yağız'ı güvenli limanı olarak gören genç kız için aşk kaçınılmaz oluyor.
İkisi arasındaki ilişkiyi ve tatlı atışmalarını okumak çok keyifliydi. Yağız'ın kitabın sonuna kadar kıza kendisiyle ilgili doğru dürüst tek kelime etmemesine sinir oldum. Yaşadığı olaylardan, düşünce şeklinden dolayı belki bu normaldi ama yine de bir yerden sonra şu adam artık çözülsün diye bekledim. Fakat doktor bey, nuh dedi peygamber demedi. :D Her neyse, biz de onu bu şekilde kabullendik...
Aylardan Aşk, içinde bir sürü şeyi aynı anda barındıran bir kitap. Aşk, aile, dostluk, fedakarlık... Hepsi güzelce harmanlanmış. Diyaloglar kadar düşüncelere de yer verilmişti. Kalın bir kitap olduğu için bu durum beni yer yer sıksa ve sürekli ara vererek okumama sebep olsa da genel olarak güzeldi.
Fakat o son... O son neydi öyle?! Doruk adamım dedim, adam bizi ters köşe yaptı. İkinci kitap onların hikayesini anlatıyor. Olayların iç yüzünü çok merak ediyorum ve içimden bir his, Aylardan Aşk'tan daha çok seveceğimi söylüyor. Okuyup, göreceğiz bakalım. :D
Ve kitaptan daha çok sevdiğim bir şey var ki... Tasarımı! Müptela'nın cicili bicili kapaklarına hepimiz bayılıyoruz ama bu daha bir güzeldi. Her bölümün başında değişik renkte bir sayfa olması, ayracı, kapağı... Hepsi birbirinden güzeldi. Gerçekten emek verildiği çok belli, ilgili arkadaşları tebrik ediyorum. :')
Özetle, merak edenler bir baksın derim. Mutlaka okuyun diyemem çünkü herkesin beğeneceği bir anlatım tarzı ve olay örgüsü olduğunu düşünmüyorum. Ama bu tarz kitapları, konuları seven insanlar beğenebilir.
Arayı fazla açmamaya çalışacağım, görüşmek üzere. :')
3,5/5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder