Kitap Adı: Köprü
Özgün Adı: Push
Özgün Adı: Push
Yazar: Claire Wallis
Seri: Push(#1)
Tür: Yeni Yetişkin, Romantik, Karanlık
Çevirmen: İnci Nazlı
Seri: Push(#1)
Tür: Yeni Yetişkin, Romantik, Karanlık
Çevirmen: İnci Nazlı
Yayıncı: Yabancı
Sayfa: 408
Köprüde dikiliyorum. Birdenbire, acımasız bir netlikle farkına varıyorum. Bir tek ben olmadığımı anlıyorum. Bunu daha önce de yaptığını biliyorum. Diğer kadınlarla. Başka şehirlerde. Başka köprülerde. Ama önemi yok. Onlar ben değildi.
Emma Searfoss hayatı boyunca, kendisini taciz eden üvey babasından kaçmıştı. Evden ayrılmasının sebebi oydu. Ailesinden geriye kalanlarla bağını koparmasının sebebi oydu. Hepsinden önemlisi kontrol edemediği öfkesinin sebebi oydu. Yeni dairesinde mutfağını tamir etmek için yardıma komşusu geldiğinde, adamın esrarengiz büyüsü Emma'nın içindeki alevi sakinleştirmişti. David sakin ve kontrollüydü, ve Emma onun yanındayken hayatında ilk kez hissettiği bir güven duygusuna kapılmaya başlamıştı. Oysa ki David'in kendi ürpertici sırları vardı ve Emma tehlikeli bir çizgide yürüyordu; fakat David'in çekimine karşı koymak neredeyse imkânsızdı…
Biliyorum biliyorum... Yine ortadan daldım konuya adeta, farkındayım. Fakat fark etmişsinizdir ki biraz şaşkın, biraz çelişkide, biraz da altüst olmuş durumdayım. Bu nedenle ki pek kitabın konusuna değinmek istemiyorum. Anlatılmaz yaşanır sözü bu gibi kitaplar için kullanılabilir sanırım. O yüzden ben direk kendi duygularımla başladım. Çünkü beni tanıyanlar biliyor ki kitapları yorumlarken spoiler vermeyi seven bir insanım. Neyse...
"Hepimiz nedenleri biz olalım yada olmayalım, sırların elinden çekiyorduk. Ve bu yüzden, kendi kendimizin kurbanı olmuş bir dünyadaydık. Kimsenin anlamayacağı veya yargılanma korkusuyla sırlarımıza sıkı sıkıya tutunuyorduk. İnsanlar çalıyor, yalan söylüyor, aldatıyor, cinayet işliyor, görmezden geliyor ve kandırıyorlardı, ama bu yanlışların yükünü sanki bir nişan gibi onların kurbanları taşıyordu."
Şuan üzerimden kamyon geçmiş gibi hissetmem normal diye düşünüyorum. Zira kitabın sonu ve kurgusu insanda böyle bir etki bırakıyor. Ne okudum, ne oldu, ne ara oldu, nasıl oldu hiçbir fikrim yok. Her şey öylesi hızla gelişti ki. Sanki kitaba az önce başlamışım da hemen bitirivermişim gibi. Cidden neden yapıyorsunuz böyle şeyleri sevgili yazarlar? Şaka mı bu? Şakaysa bu nasıl mizah anlayışı. Lütfen ama öyle son mu olur? Tamam az çok bekliyordum böyle bir şey ama... Ne yapayım ben şimdi ikinci kitap ikinci kitap diye yalvarayım mı? Gerçi onu yaparsam da bu kez etki tır etkisi olacak büyük ihtimalle.Kitapta sevdiğim sevmediğim pek çok nokta oldu. Öyle ki şuan bir liste yapsam büyük ihtimalle sevmediğim, hatta sinir olduğum kısımlar ağır basar. Ama şu var ki kitabı bütün olarak gerçekten sevdim. Okurken sıkmıyordu bir kere. Arada bir takılsam da akışı gayet iyiydi. Olayları sadece Emma'nın bakış açısından okuyorken ara ara bazı bölümleri David'in geçmişteki "kız arkadaşlarından" okumak epey aydınlatıcı oldu benim için. Özellikle David'i tanımak açısından aydınlatıcıydı. Nasıl bir karakterle karşı karşıya olduğumu prolog kısmından az çok kestirmiştim fakat işin başka boyutlarının da olduğunu, bir insanın ne derece psikopatlaşacağını yada insanları ne derece manipüle edebileceğini gayet net anladım. Fakat hepsinin dışında bir insanın bu hale nasıl geldiğini, onu tüm bunları yapmayı neyin ittiğini görmek en büyük aydınlanmaydı. Geçmişinde yaralanmış, kaybolmuş ruhları çok okuduk ama David gerçekten farklıydı. Karakteri için söylemek istediğim onlarca şey var ve cidden patlama noktasındayım ama kendime hakim olup sakince devam edeceğim. Ve buraya ufak bir not, lütfen kitabı okumuş olanlar benimle iletişim kursun çünkü ben kendi kendime doğru düzgün analiz edemedim David'i. Çok rica ediyorum, lütfen! :D
"Onu seviyorum. İçtenlikle seviyorum. Bu, diğerlerinin hiçbiri için söyleyemeyeceğim bir şey. Fakat ben, lanet olası orospu çocuğunun tekiyim ve ona olan sevgime rağmen bunu yapmam gerek."
Diğer yandan Emma'nın da pek normal bir karakteri olduğunu söyleyemem. Bir an sevgiye, korunmaya hatta kıskanılmaya muhtaç bir kızken hemen sonrasında öfkeli bir pantere dönüşebiliyordu. Fakat onun bu gelgitlerini çok görmedim kendisine. Zira berbat bir üvey baba-ki berbat kelimesi adamın yaptıkları yanında az kalır-, pislik iki ağabey ve her şeye pembe gözlüklerle bakan bir anne ile yaşamak insanı o hale getirir büyük ihtimalle. Berbat üvey baba demişken... Adam kelimenin tam anlamıyla iğrenç biriydi. Allah'ım! Öyle büyük bir nefret besliyorum ki kendisine, sanırım verseniz değil bir kaşık suda bir damla suda boğabilirim. Emma'nın çocukluğundan yada gençliğinden kesitler okudukça üvey babasının pisliklerini gayet net bir biçimde gördüm ve kızın bu yaşa gelene kadar akıl sağlığını bu derece koruması bile büyük başarı bence. Tabii sadece pislik üvey baba olsa iyi fakat buna artı iki de pislik ağabey ekleyin. Tablo az çok oluşmuştur kafanızda diye düşünüyorum. Emma'nın tüm pislikleri gerisinde bırakıp tam da hayatını yaşayabilecekken karşısına David'in çıkması da nasıl bir ironi orasını bilemiyorum. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak? Sanırım buraya cuk oturacak deyim budur. Tabii siz sanmayın ki David de pislik. Yok yok inanın bana o tamamen başka telden. Hatta geçmişi hesaba katmazsak adam Emma'nın yanındayken cidden müthiş bir kişilik. Herkesin sevebileceği türden yani. Yukarıdaki paragrafa dikkat çekiyorum yine. David farklı birisi, gerçekten farklı.
"Onu seviyorum, tüm bunlara rağmen. Geçrekten orospu çocuğunun teki olmasına rağmen. Kendime rağmen."
Kitap bittikten sonra ne düşüneceğimi şaşırmış olmam, yorum süresince de üstümden atamadığım bir durumdu. Bu nedenle yazının sonuna kadar geldiyseniz büyük saygı duyarım. Ama kitabı okuduktan sonra bana hak verirsiniz diye düşünüyorum. Kitabın kapağında Darhower'ın yorumunu gördüğümde daha başlamadan tahmin ediyordum karanlık bir kurguyla karşılaşacağımı. Ama böylesini bekliyor muydum? Cidden bilmiyorum. Neyse daha fazla uzatmadan gidiyorum. Ve gitmeden eklemeliyim ki ufak bir kaçamak yapıp ikinci kitabın birkaç bölümünü okumuş olabilirim. Devam etmeye can atsam da çeviriyi bekleyeceğim. Yabancı'nın bizi çok fazla bekletmeyeceğini bildiğimden içim rahat bu konuda. Ve hala kapak ve iç tasarımla aşk yaşıyorum! :D
Yayının bende baya bir merak uyandırdı öyle güzel anlatmışsın ki. En kısa zaman da okumaya çalışacağım. Teşekkürler :)
YanıtlaSilGüzel yorumun için ben teşekkür ederim:) Açıkçası sevmekle sevmemek arasında gidip geldim epey. Umarım sen de seversin^^
SilKitabı acaba diyerek almıştım ama senin yorumunu okuduktan sonra, elimdeki kitap biter bitmez o kitaba başlamak için resmen can atıyorum.
YanıtlaSilKaranlık kurguları ve karakterleri seviyorsan beğeneceksindir^^ Fakat şu var ki yorumlardan gördüğüm kadarıyla seven ve sevmeyen gruplar birbirine epey yakın sayılarda. İnsan ikilemde kalıyor okuduktan sonra sevdim mi sevmedim mi diye bir an :)
Silbende kitabı yeni biirdim harka bir kitaptı. e şidi ne olacak? ikinci kitap ne zaman çıkacak? biliniz varsa yazar mınız? çıldırcam ikinci kitap için
YanıtlaSilŞu sıra gündemi hiç takip edemiyorum ne yazık ki. Çevirideyse bile bir bilgim yok. Fakat Yabancı Yayınları çok bekletmiyor serilerde okuru. Çok fazla beklemeyiz diye düşünüyorum :)
Silİkinci kitap ne zaman çıkacak?
YanıtlaSilKitabı henüz bitirdim.ve şu anda çığlık atmamak için kendimi çok zor tutuyorum.O nasıl bir sondu öyle.Aklımda bir sürü teori var ikinci kitabı sabırsızlıkla bekliyorum.
YanıtlaSilSonu çok saçma ve.kafa karıştırıcıydı
YanıtlaSilBence bu blog kapanmasın devamını getirin.
YanıtlaSil