10 Haziran 2015 Çarşamba

Kitap Yorumu: Mabet | Sarah Fine

Kitap Adı: Mabet
Özgün Adı: Sanctum
Yazar: Sarah Fine
Seri Adı: Gölgediyarlar Muhafızları (#1)
Tür: Genç Yetişkin, Fantastik, Paranormal
Çevirmen: M. Can Uzer
Yayıncı: Aspendos
Sayfa: 358

"Planım : Şehre gir. Nadia'yı al. Bir çıkış yolu bul. Bu kadar basit."

Bir hafta önce on yedi yaşındaki Lela Santos'un en iyi arkadaşı Nadia intihar eder. Oysa bugün, uğurlama merasiminin ters gitmesi sayesinde Lela cennette, uzaktaki büyük kapılarla çevrili şehre, cehenneme bakıyordur. Karanlık ve yolunu şaşırmış yaratıklarla dolu olan İntihar Kapıları'ndan kimse kendi isteğiyle geçmez. Ama Lela herhangi biri değildir, en yakın arkadaşının ruhunu kurtarmaya kararlıdır - kendi ahiret hayatını feda etmek zorunda kalsa bile.

Lela, Nadia'yı bulmaya çalışırken bu karanlık şehrin uçsuz bucaksız sokaklarında devriye gezen muhafızlara yakalanır. İçlerinde insana en yakın olan liderleri Malachi, diğerlerinden tek bir nokta dışında farklıdır: ölümcül etkileyiciliği. Lela ile tanıştığında Malachi de kendi planını yapar: Nadia'yı geride bırakmak pahasına bile olsa Lela'yı şehirden çıkar. Çünkü Malachi, Lela'nın bilmediği bir şeyi bilmektedir: Bu karanlık şehir Lela'nın hayatını geçirmek zorunda kalacağı en kötü yer değildir. Malachi, onu bu kaderden uzak tutmak için her şeyi yapmaya hazırdır.


Kitaba başladığım zaman öyle çok bir beklentim yoktu. İlk kırk elli sayfasında da sıkılınca iyice hevesim kırıldı. Ama sonra bir baktım ne olduğunu anlayamadan iki yüzüncü sayfadayım, "Ay acaba ne olacaaaaaak?" diye meraktan çıldırıyorum. :D 

Mabet'i yaklaşık iki hafta önce bitirmeme rağmen zaman bulamadığım için yorum yazamadım. Eğer bu yazıyı iki hafta önce yazmış olsaydım kesinlikle daha fazla övgü ve heyecan içeriyor olurdu. Çünkü o dünyadan çıkar çıkmaz o kadar çok beğenmiştim ki... Şu an neyi neden beğendiğimi biliyorum ama daha çok hoşuma gitmeyen yerler aklıma geliyor. 






İlk önce kısaca konudan bahsedeyim... Kadın karakterimiz Lela, sorunlu bir çocukluk geçirmiş ve bir koruyucu aileden diğerine geçip durmuş. Kendinden tamamen ümidi kesmişken yeni yaşadığı yerde okulun kraliçe arısı Nadia'yla tanışıyor. Nadia onu destekliyor, ona yeni bir amaç veriyor ve iki yıl boyunca en yakın arkadaşı oluyor. Sonra bir gün ansızın Nadia intihar ediyor. Daha önce intihar etmeyi denemiş ve intihar edenlerin nereye gittiğini bilen Lela, arkadaşı hakkında endişelenmeye başlıyor. Nadia'yla ve bulunduğu yerle ilgili gördüğü tuhaf sanrılar endişesini iyice arttırıyor. Düşünmek ve kafasını toplamak için yüksek bir tepeye çıkan Lela'nın ayağı kayıyor ve aşağı düşüyor. Ardından kendini tam olarak istediği yerde, öbür tarafta buluyor. 

Nadia'yı bulup, kurtarmak için her şeyi yapmayı göze alan Lela'nın hikayesi buradan sonra başlıyor.

Yukarıda yazdıklarımdan sonra yaşananlar kısaca arka kapakta bahsedilmiş zaten, daha fazla uzatıp sıkmak istemiyorum. Kitabı sevmemin en büyük nedeni, bu tarz kurgulardaki "dünya bildiğimiz gibi değilmiş" olayının olmamasıydı. Öldükten sonraki yaşam ve yaptıklarına, ölüm şekline göre gittiğin yerler işlenmişti. Konunun zorluğuna ve derinliğine rağmen kitapta bana saçma gelen hiçbir şey olmadı. Yazar bu konuda oldukça başarılıydı. 

Olaylar, Kara Şehir isminde bir mekanda geçiyor. İntihar eden insanlar buraya geliyor. Burada tıpkı normal dünyadaki gibi evler, eşyalar hatta televizyonlar var. Sadece her şey daha karanlık, daha karamsar ve daha umutsuz. 

Lela, şehri koruyan muhafızların lideri Malachi ile karşılaşır. Gördüğü sanrılar sayesinde nasıl soğukkanlılıkla birini öldürebildiğine şahit olduğu adamın hiç de düşündüğü gibi biri olmadığını anlaması çok uzun sürmez.

Malachi... Aslında öyle çok değişik bir karakter değildi ama ben ikisinin arasındaki kimyayı çok sevdim. Lela için yapmaya hazırlandığı şeyin anlamı çok büyüktü. İnsana, "Böyle erkekler gerçekten var mı, varsa nerede saklıyorlar bunları?" dedirtecek türden bir beydi. :D 

Bütün kitabın Lela'nın, Nadia'yı kurtarmaya çalışması üzerine kurulu olmasına rağmen Nadia o kadar pasifti ki... Kitap boyunca kıza kafa atasım geldi. -,-  Hele sonunda yaptığı şeyden sonra sinirden saçımı başımı yolacaktım. Evet belki bulunduğu durumdan dolayı bu kadar zayıf bir karakter olarak anlatılması normaldi ama ben bir tık daha fazla olmasını isterdim. 

Biraz uzattım sanırım... Özetle, film tadında okunabilecek bir kitaptı. Serinin ilki olmasına rağmen oldukça başarılıydı. Diğer kitapların daha iyi olacağına inanıyorum. Umarım en kısa sürede ikincisini elimize alabiliriz. :') 

4/5





6 yorum:

  1. Aspendos serinin haklarını bırakmış yani yeni bir yayınevi devreye girmediği sürece devamı Türkiye'ye gelmeyecek gibi görünüyor.. =/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu serileri yarım bırakmalar yüzünden yayınevlerine Mazikin, Strigoi, Ruh Emici vb. olup, geri dönüş yapacağım. -,- Bu nasıl hainliktir. :(

      Sil
  2. Aspendos'un seriye devam etmeyeceğini öğrendiğim de yıkılmıştım. Yazık oldu güzelim seriye :/ Umarım başka bir yayın evi telif haklarını alır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok üzüldüm. =| Umarım birileri fark edip, devam eder. *,,*

      Sil
  3. Hayatımda gördüğüm en müthiş kitaptı çok ciddiyim gerçekten çok güzekdi <3

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...