20 Ocak 2018 Cumartesi

Kitap Yorumu: Suçlu Zevkler | Laurell K. Hamilton [Anita Blake, Vampire Hunter #1]

Kitap Adı: Suçlu Zevkler
Özgün Adı: Guilty Pleasures
Yazar: Laurell K. Hamilton
Seri: Anita Blake, Vampire Hunter (#1)
Tür: Fantastik, Paranormal
Çevirmen: Mert Süğlün
Yayıncı: Artemis
Sayfa: 344
İlk Baskı: Mayıs 2004

Kimse ruhun karanlık arzularını New York Times çoksatan yazar Laurell K. Hamilton kadar iyi bilemez. Hamilton, Suçlu Zevkler'de bizleri Vampir Avcısı Anita Blake'le tanıştırıyor. Anita ufak tefek, esmer ve yeri geldiğinde de çok tehlikeli. Ancak şehrin en güçlü vampiri yardım istemek için kapısını çaldığında Anita en büyük korkusuyla yüzleşmek durumunda kalıyor, içindeki kuvvetli açlığı uyandırabilecek bir erkek!

"HAYATTA OLMAK BENİ NİYE ŞAŞIRTACAKTI Kİ?.. Orada, boynumun sağ tarafında gerçek bir şey duruyordu. Minik, ufacık diş izleri. Nikolaus beni zehirlemişti. Eminim korkacağımı düşündü. Ki haklıydı. Olsun, ben bütün uyanış saatlerimi korktuğum şeylerle yüzleşip onları yok etmeye harcadım. Bin yaşındaki usta bir vampirle uğraşmak zor bir görev ama her kızın bir amacı olmalı, değil mi?"



Uzuuuuun, upuzuun bir aradan sonra merhaba! Buraya dönmek bir süredir aklımda olan bir şeydi ama elimde yazacak bir şey yoktu çünkü o yazmadığım süre içinde okumayı da bırakmıştım. Elime aldığım her kitabı yarım bırakıyordum ve artık bu çok canımı sıkmaya başlamıştı. Hazır yeni yıla giriyorken 'yeni yıl yeni başlangıçlar' dedim ve okuma alışkanlığımı yeniden kazanıp buraya döneceğime dair kendime söz verdim. Okumaya ilk Alacakaranlık furyasıyla başlamıştım ve biraz vefalı olmaya karar vererek yine vampirleri seçtim ki çok da iyi yaptım. Anita Blake gibi bir efsaneyle tanıştım! (Not: Türkçe kapağının kaliteli bir görseline ulaşamadığım için Goodreads'de kullanılan kapaklardan birini koydum.)

Doğru söylüyordu. Kapıyı kapatıp onu karanlık ve sıcak yolda dikilirken bıraktım. Ölüleri diriltip yaşayan ölüleri huzura kavuşturuyordum. Yaptığım şey, kimliğim buydu. Eğer motivasyonumu sorgulamaya başlarsam, vampirleri öldürmeyi de bırakırdım. Bu kadar basitti. Bu gece motivasyonumu sorgulamıyordum, o zaman hala, bana verdikleri ismi taşıyan bir vampir avcısıydım. Ben Cellat'tım.

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Kitap Yorumu: Postacı Kapıyı Çalmayacak | Ava Dellaira

Kitap Adı: Postacı Kapıyı Çalmayacak
Özgün Adı: Love Letters to the Dead
Yazar: Ava Dellaira
Seri: -
Tür: Genç Yetişkin, Romantik
Çeviri: Heves Berksu
Yayıncı: Martı
Sayfa: 352
Baskı: Mayıs 2014

"Size bu mektupları yazmaya başlayınca kendi sesime kavuştum. Sonra bana yanıt veren bir ses duydum. Bir şarkının farklı tınlayışında, bir filmin hikâyesinde, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı. Bir pervanenin kanat çırpışında, dolunaya dönen ayda... Yeryüzünde bu mektupları gönderebileceğim bir adres yok. Öldüğünüzü biliyorum ama sizi duyuyorum. Hepinizi duyuyorum. Buradaydık, bunun bir anlamı var, diyorsunuz."

Kısa süre önce ablasını kaybeden Laurel, onun nasıl öldüğünü bilen tek kişidir ve bu sırrı kimseyle paylaşmamasının bir nedeni vardır. 
Onu bu karanlıktan çıkaracak yardım eli, hiç beklemediği bir yerden gelir. Genç kız okulda verilen bir ödevle mektuplar yazmaya başlar. Bu mektupların ortak noktası ise erken yaşta hayata veda etmiş, onun için anlamı olan Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü isimlere yazılmasıdır. Zaman geçtikçe bu duygu yüklü mektuplar hem ablasının ölümü üzerindeki sır perdesinin aralanmasına hem de Laurel'in kendine bir yol çizip yetişkin bir bireye dönüşmesine yardımcı olur.


Postacı Kapıyı Çalmayacak o kadar güzeldi ki... Hani böyle bazı kurguların ruhu olur ve canlı, elle tutulur bir şeymiş gibi onu hissedersiniz ya... Bu kitabı okurken tam olarak bunu yaşadım. Daha uzun sürede bitirmiş olmayı isterdim çünkü her cümle sindire sindire okunmayı hak ediyordu.

"Size çok yakın olan bir şeyi kaybettiğinizde biraz da kendinizden bir şeyler kaybetmiş olursunuz."

25 Nisan 2016 Pazartesi

Yak/Yeniden Yaz/Tekrar Oku | Mim

Merhabalar millet! Nasılsınız? Biz 'iyi diyelim iyi olsun' modundayız. :D Minerva'dan Notlar bizi eğlenceli bir etkinliğe davet etmiş. Kendisine teşekkür ediyoruz. ^^


Kısaca etkinliğin kurallarını yazayım;
+Okumuş olduğunuz kitaplardan üçünü rastgele seçin.
+Bunlardan birini yakmayı, birini yeniden yazmayı, birini tekrar okumayı seçin.
+Bunu en az üç tur tekrarlayın.

Tuğçe



Bana göre çok boş bir kitaptı. Gayet 200-300 sayfaya sığacak bir konu uzatılmış, uzatılmış ve uzatılmıştı. Kapağı falan çok cici ama ıı-ııh.

10 Nisan 2016 Pazar

Kitap Yorumu: Kurtlara Söyle Eve Döndüm | Carol Rifka Brunt

Kitap Adı: Kurtlara Söyle Eve Döndüm
Özgün Adı: Tell The Wolves I'm Home
Yazar: Carol Rifka Brunt
Seri: -
Tür: Genç Yetişkin
Çevirmen: Bahar Çelik
Yayıncı: Martı
Sayfa: 527
İlk Baskı: Kasım 2013

Aşk insanı büyütür; önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla...
Günün birinde kimselere bahsedemeyeceğiniz türde bir sevgiye kapılırsanız?
En derine gömmeniz gereken ve ne kadar uğraşsanız da bir türlü peşinizi bırakmayan. Yok olup gideceğine zamanla daha da büyüyerek varlığınızı kaplayan ve sonunda ta kendiniz olup size dönüşen bir sevgiye?
Her bitişin yeni başlangıçlara açılan bir kapı olduğunu hatırlatan Kurtlara Söyle Eve Döndüm, önyargıların yalnızca gerçek sevgiye boyun eğdiğinin de güzel bir kanıtı...
 


Kurtlara Söyle Eve Döndüm... Bu kitap, kalbimi o kadar çok kırdı ki... Okumaya başlıyorsunuz, başlarda gayet normal her şey, iyi başlayan bir kitap sizi ne kadar etkilerse o kadar etkileniyorsunuz. Olaylar çok yavaş gelişiyor zaten. Ardından her sayfa çevirişinizde biraz daha hikayenin içine giriyorsunuz. Elinizden bıraktığınızda kafanızın bir tarafı hep o dünyayla meşgul oluyor. "Ne olacak acaba?" şeklinde düşünmüyorsunuz; size anlatılan, hissettirilen duyguları düşünüyorsunuz. Sona yaklaştığınızda ise "Ben okuyamam, devam edemem. Bunu kendime yapamam." diyorsunuz ama yine devam ediyorsunuz.


"Tüm bunlara ne oluyor sence?" diye sormuştu gözlerimin içine bakarak.
Omuz silkip, "Hiçbir şey olmuyor bence," demiştim. "Her şey sona eriyor ve kararıyor."
Finn başını sallayıp, "Bence de," demişti.
Eğer o gün kendinden bahsettiğini bilseydim başka bir şey uydururdum. O gün oracıkta Finn için mükemmel bir cennet hayal ederdim.

24 Mart 2016 Perşembe

Kitap Yorumu: Gitme | Selvi Atıcı [Kayıp Şehir #3]

Kitap Adı: Gitme
Yazar: Selvi Atıcı
Seri: Kayıp Şehir(#3)
Tür: Romantik 
Yayıncı: Nemesis
Sayfa: 496
Baskı Yılı: 2016


Nefret ve aşk arasındaki mesafe ne kadardır?
Kilometrelerce mi?
Belki bir adım kadar yakındırlar birbirlerine?

Belki de aralarında zerre kadar dahi uzaklık yoktur. Üstelik birbirlerine dönüşmeleri öyle hızlı gerçekleşir ki, hiçbir kalp nasıl sevdiğinden bir anda nefret ettiğini, sonra onu yeniden nasıl sevdiğini anlayamaz.

Sırılsıklam âşık olan bir kadın… Tek gecelik ilişkilerin adamı olan bir erkek… Ve geçirilen tek geceden sonra birbirinden nefret eden ya da belki tamamen âşık olan iki insan... Gerçekte hissettikleri şeyin ne olduğunu keşfetmeleri ise hiç kolay değil… Gitme, aşkın ve nefretin sınırlarında dolanmanıza neden olacak.


Mirza. Mirza. Mirza... Siz hiç bir karakteri ölesiye sevip aynı zamanda katili olmak istediniz mi? Eh böyle bir ikilemi daha önce yaşamadıysanız eminim Tunç Mirza size bol bol yaşatacak. Zira kendimden örnek vermem gerekirse, bir an kafasını duvarlara sürtüp kıvılcım çıkartmak isterken bir an sonra bütün dengem şaşıyor. Pamuklarla sarmalayıp kimseler görmesin, benden başka kimseler ondan haberdar olmasın diye bir yerlere kilitleyesim geliyor. Ama sonra birden geçmiş hafızamda alevleniyor ve tekrar başa dönüyorum. Kısaca açıklamak gerekirse bir kısır döngü yaşıyoruz Tunç Mirza ile. Kızıyorum, acı çektirmek istiyorum sonra "ya sen can mısın" diye sevmeye başlıyorum. Ve sonra tekrar tekrar yaşanıyor bu olay. Ha sanmayın ki bu döngü Mirza'nın kendisi ile alakalı. Tamamen benim hastalıklı tutumumdan dolayı olduğunu itiraf etmem gerek. Çünkü kitabın başlarında kendisine epeyce kızmanıza rağmen biraz ilerledikten sonra insanın sevmekten canını çıkarası geliyor. Ama ben eskiyi kolay unutamayan bir insanım. Taktım mı takarım :P
Şimdi diyeceksiniz yine ne saçmalıyorsun... O yüzden şakayı bir kenara bırakıp konuya giriş yapıyorum.

Selvi Abla'nın önceki kitaplarına yazdığım yorumları okuyanlar bilir ne derece kendisini ve kitaplarını sevdiğimi. Her yorumumda değinmeden geçmediğim bir unsur var ki, kendisinin yazacağı her şeyi istisnasız okumamdır. Bu ister bir kitap ister öylesine karalanmış bir taslak olsun, hiç fark etmez. Ciddi ciddi saatlerce, günlerce aşk yaşayabilirim eserleri ile. Bu nedenle Gitme'ye de büyük bir heves ve heyecanla başladım. Ama açıkçası büyük hayal kırıklığına uğradım... falan dermişim :D Şaka şaka. Bunlar hep Mirza'nın yan etkisi. Cidden adam insanın bünyesini alt üst ediyor. Mahvetti beni mahvetti! Evet yine dağıttım ortalığı farkında olmaksızın biliyorum. Siz beni taşlamadan giriş yapıyorum artık.-ve bu sefer ciddiyim.-

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...