27 Temmuz 2016 Çarşamba

Kitap Yorumu: Postacı Kapıyı Çalmayacak | Ava Dellaira

Kitap Adı: Postacı Kapıyı Çalmayacak
Özgün Adı: Love Letters to the Dead
Yazar: Ava Dellaira
Seri: -
Tür: Genç Yetişkin, Romantik
Çeviri: Heves Berksu
Yayıncı: Martı
Sayfa: 352
Baskı: Mayıs 2014

"Size bu mektupları yazmaya başlayınca kendi sesime kavuştum. Sonra bana yanıt veren bir ses duydum. Bir şarkının farklı tınlayışında, bir filmin hikâyesinde, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı. Bir pervanenin kanat çırpışında, dolunaya dönen ayda... Yeryüzünde bu mektupları gönderebileceğim bir adres yok. Öldüğünüzü biliyorum ama sizi duyuyorum. Hepinizi duyuyorum. Buradaydık, bunun bir anlamı var, diyorsunuz."

Kısa süre önce ablasını kaybeden Laurel, onun nasıl öldüğünü bilen tek kişidir ve bu sırrı kimseyle paylaşmamasının bir nedeni vardır. 
Onu bu karanlıktan çıkaracak yardım eli, hiç beklemediği bir yerden gelir. Genç kız okulda verilen bir ödevle mektuplar yazmaya başlar. Bu mektupların ortak noktası ise erken yaşta hayata veda etmiş, onun için anlamı olan Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü isimlere yazılmasıdır. Zaman geçtikçe bu duygu yüklü mektuplar hem ablasının ölümü üzerindeki sır perdesinin aralanmasına hem de Laurel'in kendine bir yol çizip yetişkin bir bireye dönüşmesine yardımcı olur.


Postacı Kapıyı Çalmayacak o kadar güzeldi ki... Hani böyle bazı kurguların ruhu olur ve canlı, elle tutulur bir şeymiş gibi onu hissedersiniz ya... Bu kitabı okurken tam olarak bunu yaşadım. Daha uzun sürede bitirmiş olmayı isterdim çünkü her cümle sindire sindire okunmayı hak ediyordu.

"Size çok yakın olan bir şeyi kaybettiğinizde biraz da kendinizden bir şeyler kaybetmiş olursunuz."

Ana karakterimiz Laurel, ablasını yakın zamanda kaybetmiş biri ve oldukça kırılgan bir yapısı var. Ablasının ölümünden önce boşanmış olan anne babası kızlarının cenazesinden sonra iyice kopuyor ve anne başka bir yere taşınıyor. Teyzesi, Laurel'e annesinde kaldığı süreyi kendisiyle geçirmesini teklif ediyor ve o da kimsenin onu tanımayacağı bir okulda okuyabileceği için kabul ediyor.

Okuldaki İngilizce öğretmenleri ölmüş birine mektup yazmalarını istiyor. Laurel da geçmişleriyle, yaptıklarıyla, hayata karşı tavırlarıyla birilerine örnek olmuş ve kendisini bir şekilde etkilemiş insanlara yazmaya başlıyor. Kurt Cobain, Judy Garland, River Phoenix, Amelia Earhart, Amy Winehouse ve nicesine yazıyor. Kitap, bu insanlara yazılan mektuplardan oluşuyor. Bir önceki paragrafta anlattığım her şeyi mektuplardan öğreniyoruz.

"Aşk neden bir insanın yaşadığı en derin duygudur dersin? İkisi bir aradadır da ondan. Aşık olduğumuzda hem tamamen tehlikedeyizdir hem de bütünüyle kurtarılmışızdır."

Laurel çok özel bir ruhtu... Yaşanılan olayları ve çevresindeki insanları algılayış biçimi benim çok hoşuma gitti. Arkadaş grubu zaten mükemmel insanlardan oluşuyordu. Aralarında favorim Tristan oldu çünkü söylediği şeyler çok güzeldi. Hatta muhtemelen aşkla ilgili kurduğu cümleleri ömrüm boyunca hatırlayacağım.

Ve o yazdığı güzel insanlar... Laurel sanki hepsini yıllardır tanıyor gibiydi. Hayatlarının her anında onların yanında olmuş, ellerinden tutmuş ve acı çektiklerinde daha iyi hissetsinler diye çabalamıştı. Kitap bittiğinde, onunla birlikte ben de bu insanların hayatına bir şekilde girmiş gibi hissettim. Bütün gece şarkılarını yeniden yeniden ve yeniden dinledim. Her seferinde sanki hayatımda ilk defa dinliyormuşum gibiydi.

Bence bu kitaba bir şans verin... Gerçekten bir ruhu var ve mutlaka size bir şeyler katacak. En azından ben okumuş biri olarak öyle olduğunu düşünüyorum.^^

Belki de büyümek, hikaye ne derse desin onu yapmak zorunda olmadığımızı anlamaktır. Hikayenin yazarının biz olduğumuzu fark etmektir belki de.

5/5

1 yorum:

  1. Mavi Kurt Ruhu kitabının yazarıyım. https://www.facebook.com/yuno449 https://www.wattpad.com/252280104-illuminati-vampirler-uzayl%C4%B1lar http://www.dr.com.tr/Kitap/Mavi-Kurt-Ruhu-1-Kitap-Fasist-Tanrinin-Linc-Edilisi/Yunus-Emre/Edebiyat/Roman/Fantastik/urunno=0000000595447

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...