Özgün Adı: Lola and the Boy Next Door
Seri Adı: Anna and the French Kiss (#2)
Yazar: Stephanie Perkins
Tür: Genç Yetişkin, Günümüz
Çevirmen: Aslı Tümerkan
Yayıncı: Yabancı
Sayfa: 320
Lola ve Komşu Çocuk, hem tatlı bir aşk hem gerçekçi bir dostluk hem de John Green ve Rainbow Rowell sevenlerin zevkle kucak açacağı bir kendini bulma hikâyesi.
Geçmişinde kalan çocuk, gelecekteki aşkı olabilir mi? Henüz kendini geliştirme aşamasındaki tasarımcı Lola Nolan modaya inanmıyordu... O, kostümlere inanıyordu. Kıyafet ne kadar parıltılı, eğlenceli ve farklı, yani etkileyiciyse o kadar iyiydi. Ve Lola'nın hayatı, özellikle de seksi rockçı erkek arkadaşı varken mükemmele gayet yakındı. Ta ki Bell ikizleri olarak da bilinen Calliope ve Cricket mahalleye tekrar taşınıp Lola'nın derinlere gömdüğünü düşündüğü acı verici geçmişini gün yüzüne çıkarana kadar.
Konusuna ayrı, sunumuna ayrı bayıldığım Lola ve Komşu Çocuk yaklaşık 10 dakika önce falan bitti. Tabii şimdi siz diyeceksiniz bu kız bu kitaba günleeer önce başlamadı mı? Eh başladım başlamasına ama benim son zamanlardaki lanetim de bu sanırım. Çıkmasını dört gözle beklediğim ve büyük bir hevesle aldığım kitapların sonunu bir türlü getiremiyorum bir süredir. -Aslında ağır reading slump yaşıyor- Lola da ne yazık ki bu şanssız kervanın bir yolcusu oldu. Ama sanmayın ki kitabı beğenmediğimden yada konu akıp gitmediğindendi bu durum. Zira kitap gerçekten MÜTHİŞTİ!
Bazen diğer kitaplara başlamadan şöyle üstünkörü göz atardım yorumlara kim ne demiş, ne düşünmüş, beğenmiş mi beğenmemiş mi diye. Lola'da ise özellikle kaçındım yorumlardan düşüncelerimin etkilenmemesi için. Açıkçası kitabı daha yeni bitirdiğim için memnunum da bu durumdan. Diğer türlü görüşlerim epeyce çelişki barındırabilirdi diye düşünüyorum.
Lola'nın sıradan bir genç olduğunu söyleyerek başlamak isterdim fakat Lola ve sıradan kelimelerinin aynı cümlede olması bile hakaret gibi geliyor onun karakterini tanıdıktan sonra. Hayalinizde renkli peruklar, kabarık etekler, çılgın elbiseler, değişik aksesuarlar kullanan on yedi yaşında bir kız canlandırın. Eh böyle bir anda söyleyince kulağa biraz fazla... abartı geliyor olabilir. Ama Lola'yı tanıdıkça tüm bunlar onunla bir bütün oluyor ve kostümsüz bir Lola hayal edemez oluyorsunuz. Hayal edemediğiniz gibi sıradan yada gotik bir Lola'nın düşüncesi de sizi depresyona sürüklüyor. Yaşandı tecrübe edildi bu konuda şüpheniz olmasın.
Neyse bu kadar dağıtmışken artık silkinip kendime geliyor ve konuya giriş yapıyorum. Eşcinsel ebeveynleri ile yaşayan, hayattaki yerini bulmaya çalışan, boş zamanlarını çalışarak yada sevgilisi Max'le geçiren, kostümlere aşık bir kız Lola. Mükemmel olmasa da iyi bir hayat sürüyor ta ki Cricket Bell yeniden hayatına girene kadar. Bir insan iki yıl sonra tekrar hayatınıza girdiğinde bu sizi ne kadar etkileyebilir? Sizi bilmem ama Lola'yı fazlasıyla etkiliyor. Öyle ki hayatta yerini bulmaya çalışan kız değil de neredeyse tamamen kaybolmuş bir kız çıkıyor karşımıza. En azından bir süreliğine bu böyle diyelim.
Cricket uzun zamandır özlemini çektiğim bir karakterdi. Sert çocukları okumaya öyle alışmışım ki onun böylesi düşünceli, nazik, centilmen olması taze bir nefes gibiydi ve biraz da şaşırdım bu duruma. Zira ben hep onu kafamda kötü çocuk olarak canlandırıyordum. Ama nasıl ki Lola ve sıradanlığı bir araya getiremiyorsam, Cricket ve kötülüğü de getiremem.
Olay şu ki, çekingenlikler, deneyimsizlikler, taşınmalar ve yanlış anlamalar sonucu iki komşu olan -ayrıca birbirlerine karşı duyguları olan- Lola ve Cricket'ın birbirlerinden kopmalarını, uzaklaşmalarını, daha sonra bunları düzeltmeye çalışmalarını görüyoruz temelde. Lola kendine yeni bir yol çizip Cricket'ı arkasında bırakıyor ve hayatına rockçı olan sevgilisi Max ile devam ediyor. Çünkü Cricket bir daha hayatına dönmemek üzere çıkmış durumda. Fakat işler her zaman pek de umulduğu gibi gitmez. Lola da bunun kurbanı oluyor. Ansızın Cricket'ın tekrar yan eve taşınması ve Lola'nın hayatına girmesi birçok eski bastırılmış duyguyu su yüzüne çıkarıyor. Zaman içinde gerek ebeveynleri gerek sevgilisi gerek Cricket'la olan karmaşıklıklar Lola'nın duygularının tamamen allak bullak olmasına neden oluyor. Herkesin bildiği, ebeveynlerinin onayladığı, çocukluktan beri aşık olduğu, komşu çocuk Cricket ve ebeveynlerinin asla onay vermediği ve vermeyeceği, aralarında yaş farkı sorunu olan, Lola'nın sevdiğini, tanıdığını iddia ettiği seksi rockçı Max... Şöyle bir bakınca kimse böyle bir ikilemde kalmak istemez. Eh Lola da istemiyor ama olayların gidişatı çok farklı oluyor ve zor olanı yapıp kendine karşı dürüst olmayı seçiyor. Sonra ise işler belki biraz yavaş olsa da yoluna girmeye başlıyor.
Hayatta bazı hatalar yapmadan büyüyemeyeceğimizin güzel bir örneğiydi bence Lola ve Komşu Çocuk. Farklı karakterlerle ve zekice detaylarla işlenmiş bir solukta okuyacağınız-her ne kadar ben öyle yapamamış olsam da :'(- yeni bir kitap arıyorsanız fazla söze gerek yok diye düşünüyorum. Zira Lola tam size göre!^^
★Alıntılar★
★ Ben modaya inanmıyorum. Kostümlere inanıyorum. Hayat her gün aynı insan olmak için fazla kısa.
★ ''Senden çok hoşlanıyor.''
''Cricket iyi biri. Hep böyleydi.''
''O zaman hep senden hoşlanmış.''
★ ''Bazen hata bir olay değil, bir kişidir.''
★ Cricket'ı yeni bir sevgilisiyle düşünmek midemi bulandırıyor. Lütfen, lütfen, lütfen ben bütün bu arkadaşlık olayıyla barışana kadar bir sevgili bulamasın. Sonra daha da kötü hissediyorum. Çünkü Tanrım, ne kadar bencilce bir istek.
★ ''Bir şeyin pratik olmaması, yaratmaya değer olmadığı anlamına gelmez. Bazen güzellik ve gerçek hayat sihri yeterli.''
★ Ay gökyüzünde hareket ediyor. Ayın ışığı Cricket'ın kirpiklerine vuruyor ve karanlıkta tekrar, bir zamanlar kalbimi paramparça etmiş bir erkekle yalnız olduğumu fark ediyorum. Eğer sevgilim olmasaydı beni öpecek bir erkekle. Sevgilim olmasaydı, öpeceğim bir erkekle. Yine de öpmek istediğim bir erkekle.
★ ''Yani ikinci şanslara inanıyor musun?''
''İkinci, üçüncü, dördüncü. Ne gerekiyorsa. Ne kadar zaman gerekiyorsa. Eğer insan doğruysa.''
''Eğer o insan Lola'ysa?''
''Ancak diğer insan Cricket'sa.''
★ ''Ee? Kardeşim ve sen ha?''
''Ona ne söyledin?''
''Ona sendeki ateşin bacayı sardığını ve erkek olup harekete geçmesini söyledim.''
''Yok artık!''
''Evet, söyledim. Eğer harekete geçmezse, senin onun üzerine atlamanı öneririm. Eğer fark etmediysen kardeşim bu konularda biraz aptal.''
★ Eğer ben yıldızlarsam, Cricket Bell koskoca galaksiler eder.
5/5
Kesinlikle sinir bozucu zaman kaybı bir kitap.Kitap tamamen şimdiki zamanla yazılmış.Okuyanda anlama sorunları yaşatacak cümlelerle dolu.Ayda 5-7 kitap okuyorum.Bu kitapı okuduktan sonra 10 gün elime kitap alamadım.Bütün kitap okuma zevkimin içine etti.Özellikle bir edebi yönümü var bilemem ama,50 sayfa yı okuyup ,anlam çıkaramadıktan sonra tekrar okuyup yine bir anlam verememek berbat bir duygu,bunu daha önce yaşamamıştım.Cicili biçili baskı,kapak ve rozetine bakmayın.Yabancı yayınlarını da bu konuda üzülerek eleştiriyorum.Nasıl bu kitabı yayınladınız diye soruyorum açıkçası?
YanıtlaSilYanlış anlaşılmasın kitap iyi veya kötü diyemem,ben okuyucuyum sadece..Ama okuduğunu anlatamayan bir yazara da kızgınım.Sadece o anki ruh haliyle saçma cümleler,veya sayfa doldurmak için yapılmış durumlar olduğu aşikar...