24 Mart 2015 Salı

Kitap Yorumu: Sana Teslim Oldum | Anna Campbell


Kitap Adı: Sana Teslim Oldum
Özgün Adı: My Reckless Surrender
Yazar: Anna Campbell
Seri: -
Tür: Romantik, Tarihi Romantik, Yetişkin
Çevirmen: Oytun Öz
Yayıncı: Epsilon
İlk Baskı: Mayıs, 2011
Sayfa: 423

Kolay zaferlerden, boş zevklerden bıkıp usanmış tecrübeli bir çapkın olan Ashcroft Kontu Tarquin Vale'nin içgüdüleri, karşısına aniden çıkıveren taşralı dul Diana Carrick'e karşı dikkatli olmasını söyler. Fakat kadın utanmaz ısrarcılığıyla, yakışıklı ve günahkâr lordu tamamen gafil avlar. Enfes bir kadındır ve tüm baştan çıkarıcılığıyla lorda sevgilisi olmak istediğini söylemiştir! Ancak Ashcroft'un ilgisini asıl çeken, Diana'nın cüreti ya da güzelliği değil, yüzündeki şehvetli maskesinin ardında hissettiği masumiyetidir. 
Sona erdiğinde kendisini özgür kılacak bu baştan çıkarma serüvenine büyük bir kararlılıkla atılan Diana, gözlerini çapkınlıklarıyla nam salmış Ashcroft Kontu'nun üzerine diker; bu esrarengiz hovardanın, şeytani bir günahkârlık dışında herhangi bir özelliği olabileceğini aklının ucundan bile geçirmez. Fakat yakışıklı asilzadenin dudakları büyüleyici, parmakları sarhoş edicidir Hatta ne pahasına olursa olsun saklaması gereken o tehlikeli sır bile Diana'yı Ashcroft'un karanlık cazibesinden koruyamaz. 
Ne yaptıklarını bilmeseler de büyük bir coşku içerisinde ateşle oynamaya başlamışlardır. Artık fitil ateşlenmiştir ve hiçbir kaçış yoktur Teslim olmak dışında! 


Belki bu sefer historical okumayı severim diye başladım, yine olmadı. Zavallı kitap kaç gündür elimde sürünüp duruyor. Bu tarz kitaplarda anlatılan yerleri, yaşanılan çevreyi, giyim ve konuşma tarzlarını çok seviyorum ama bunların dışında beni çeken hiçbir şey yok. Belki de genel olarak işlenen konuların aşk olmasından dolayı sevemiyorumdur çünkü günümüz aşk romanlarını okumayı da çok tercih etmiyorum.

17 Mart 2015 Salı

Kitap Tanıtımları #2


Hepinize merhabaaa!
Okuduğum birkaç kitap var ama şu an onları kafamda toparlayıp, yazacak havada olmadığımdan kitap tanıtımı yapayım dedim. Bence genel olarak kitap kapakları gittikçe güzelleşiyor. Özellikle Aspendos'un kapaklarını çok beğendim. İşte son zamanlarda çıkan o güzellerden seçtiklerim;

Tekrar burnumu çektim, Hunter da bana mendil uzattı.
"İşte bu kadar... Artık sen de biliyorsun. Bu sırrımı bir de Megan'a anlatmıştım. Yaşadığım yerdeki herkes biliyor elbette. Okulda bana orospu damgası vurdular ve öfkelenip kavga çıkarmaya başladığımda da artık kimse benimle konuşmak istemedi. Kendimle kimseyle çıkmayacağıma, asla erkek arkadaşım olmayacağına dair bir anlaşma yapmıştım. Yalnız kalacaktım çünkü güvenebileceğim tek kişi kendimdim. Herkes seni eninde sonunda hayal kırıklığına uğratır. Bütün bunlardan Tawny'ye asla söz etmemiş olsam da o benden yıllarca özür diledi. O da aynı olayın kurbanlarından biri olmasına rağmen sanırım hala özür diliyor. Annemle babam bizi o gece evde yalnız bıraktıkları için kendilerini o kadar suçlu hissettiler ki boşanmaya karar verdiler. Yani olanların tek sebebi bu değildi tabii ama yine de... O geceden sonra her şey mahvolmuştu. Şimdi neden tavuskuşu obsesyonum var biliyorsun artık. O gece Tawny küpelerden birini takıyordu, ben de diğerini. O küpeler hayatımızı kurtardı."
Hunter bir an düşünüp söyleyecek doğru kelimeleri bulamaya çalıştı. "Keşke onu mümkün olduğunca yavaş ve acı verici bir şekilde öldürebilsem," dedi.
"Ben de." Bunu itiraf edemeyeceğim kadar fazla düşünmüştüm.
"Anlattığın için teşekkür ederim."
"Şimdi neden böylesine dibi boyladığımı biliyorsun."
"Dipte falan değilsin. Çoğu insanın hayal bile edemeyeceği bir şey atlatmışsın. Böyle bir şeyle nasıl başa çıktığından utanma."
"Psikoloğuma göre bununla başa çıkma yollarım biraz fazlaymış."
"Boşversene. Eğer arada bir insanlara vurup bir şeyler kırmak sana yardımcı oluyorsa seve seve kum torban olurum, hatta çatıdan aşağıya atman için bir şeyler de alırız sana. Anlaştık mı?"


Satın almak için: okuoku | kitapsihirbazı | kitapyurdu

8 Mart 2015 Pazar

Kitap Yorumu/Alıntılar: Neptün'ün Oğlu | Rick Riordan


Kitap Adı: Neptün'ün Oğlu
Özgün Adı: The Son of Neptune
Yazar: Rick Riordan
Seri: Olimpos Kahramanları #2
Tür: Fantastik, Genç Yetişkin, Mitoloji, Macera
Çevirmen: Belgin Selen Haktanır Us
Yayıncı: Doğan Egmont
Sayfa: 454

Denizler tanrısı Poseidon'un oğlu Percy Jackson, uzun bir uykudan uyanıyor ve aniden kendini yılan saçlı iki kadınla yüz yüze buluyor. Sorun şu ki, bu yaratıklar ölmek bilmiyor.Ancak bu, Percy'nin sorunları arasında belki de en önemsizi. Çünkü Percy gizemli bir yaşlı kadın tarafından bir kampa götürülüyor. Melezlerle dolu bir kampa. Percy'nin hayatında ilk defa gördüğü bir kampa. Ne yazık ki Percy geçmişinden yalnızca tek bir kişiyi hatırlıyor: Annabeth.
Kesin olan bir şey var ki, Percy'nin daha yapacak çok işi var. İki yeni melez arkadaşı Hazel ve Frank'le birlikte, bugünedek hiç görmediği kadar ağır bir görevle karşı karşıya:
Yediler Kehaneti.
Bu yolda başarısız olurlarsa zarar görecek olan tek şey kamp değil ne yazık ki. Tehlikede olan, Percy'nin eski yaşamı,tüm sevdikleri, tanrılar ve elbette ki tüm dünya...


Öncelikle başta annem olmak üzere dünyadaki bütün kadınların Kadınlar Günü kutlu olsun. Umarım kadın, günün birinde hak ettiği değeri görüp, üzerine zorla yapıştırılmış bütün etiketlerden kurtulmayı başarır. Söylenecek çok şey var ama şu an çok uzatmak istemiyorum.

Kitap bittiği için o kadar üzgünüm ki... Seriye ve içindeki o mükemmel dünyaya veda etmeye bir adım daha yaklaşmış oldum. Ana serinin ilk iki kitabını orta okuldayken okumuştum. Canavarlar Denizi'ni beğenmeyip, bıraktığımı hatırlıyorum. :D Artık o zaman çocuklukla nasıl beğenmemiş, ne beklemişsem. :D Çok uzun bir sürenin ardından geçen sene aklıma esti ve devam etmeye karar verdim. İyi ki devam etmişim çünkü kesinlikle mükemmel kitaplar, mükemmel bir yazar.

5 Mart 2015 Perşembe

Biraz Müzik #5



Bir kere de şu etkinliği zamanında yapalım, dişimi kıracağım! :D Hep bir aksilik çıkıyor... Huuh, her neyse sonunda buradayımm. ^^ Bu ayın -yazar burada aslında geçtiğimiz aydan bahsediyor- güzellikleri ise şöyle;

  • Jake Bugg - Two Fingers (...)
  • Liza Anne - Rubble (...)
  • Dream Koala - Odyssey (...)

3 Mart 2015 Salı

Kitap Yorumu: Duygu | Işıl Parlakyıldız

Kitap Adı: Duygu
Yazar: Işıl Parlakyıldız
Tür: Aşk, Aile, Arkadaşlık
Yayıncı: Müptela
Sayfa: 662

Anne sıcaklığı, baba emniyeti olmayan bir dünyada ayakta kalmaya çalışan kırılganlık abidesiydi Duygu. Üç yoldaşı vardı onu taşıyan. "Develerim" derdi onlara. O develer ki İstanbul'un en arızalı tipleriydi. Her ne kadar bela makinesi olsalar da Duygu için tek bir gerçek vardı;
"Bekir candı, Ali kandı, Sedat aşktı." 
Ve hayat onlar için bir duadan ibaretti. İyiyim…iyiyiz… biz hep iyi oluruz. Güçlü olmayı en zorlu yollarda öğrenmiş dev bir çınardı Sedat. Hayatta yorulmuş, aşktan ?çoktan vazgeçmişti. Yüreğini ördüğü çelik duvarlar arasına saklamış acımasız bir adamdı o. Acılarla ?atılmış düğümlerin arasında filiz verebilir miydi aşk? Meleği şeytana döndürüp, şeytanın ruhunu ele geçirebilir miydi aşk?



Şu kitabı okurken en az yirmi kere, "Allah'ım yeter artık, bayılacaaaağım!" diyerek kapattım. Nasıl yarım bırakmadım, inanın bende bilmiyorum. Bundan çok daha iyi kitapları yarım bırakmışlığım var ve şu an onlara büyük bir haksızlık yaptığımı düşünerek, üzülüyorum. Samimi olarak söylüyorum ki kitap üç yüz, bilemedin üç yüz elli sayfalıktı. O kadar tekrar ve o kadar gereksiz detay vardı ki... Yazarımız uzatmış da uzatmış.

Bir kere kitap benim için başlar başlamaz bir hayal kırıklığı oldu. Tamam, Duygu'nun başına gelenler gerçek hayatta yaşanabilecek şeyler ya da çevremizde Sedat gibileri de var ama bu tarz konuları işleyeceksen bence biraz daha insanların mantığına oturabilecek şekilde yazacaksın. Ben pek çok yeri fazla hayal ürünü buldum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...