10 Nisan 2016 Pazar

Kitap Yorumu: Kurtlara Söyle Eve Döndüm | Carol Rifka Brunt

Kitap Adı: Kurtlara Söyle Eve Döndüm
Özgün Adı: Tell The Wolves I'm Home
Yazar: Carol Rifka Brunt
Seri: -
Tür: Genç Yetişkin
Çevirmen: Bahar Çelik
Yayıncı: Martı
Sayfa: 527
İlk Baskı: Kasım 2013

Aşk insanı büyütür; önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla...
Günün birinde kimselere bahsedemeyeceğiniz türde bir sevgiye kapılırsanız?
En derine gömmeniz gereken ve ne kadar uğraşsanız da bir türlü peşinizi bırakmayan. Yok olup gideceğine zamanla daha da büyüyerek varlığınızı kaplayan ve sonunda ta kendiniz olup size dönüşen bir sevgiye?
Her bitişin yeni başlangıçlara açılan bir kapı olduğunu hatırlatan Kurtlara Söyle Eve Döndüm, önyargıların yalnızca gerçek sevgiye boyun eğdiğinin de güzel bir kanıtı...
 


Kurtlara Söyle Eve Döndüm... Bu kitap, kalbimi o kadar çok kırdı ki... Okumaya başlıyorsunuz, başlarda gayet normal her şey, iyi başlayan bir kitap sizi ne kadar etkilerse o kadar etkileniyorsunuz. Olaylar çok yavaş gelişiyor zaten. Ardından her sayfa çevirişinizde biraz daha hikayenin içine giriyorsunuz. Elinizden bıraktığınızda kafanızın bir tarafı hep o dünyayla meşgul oluyor. "Ne olacak acaba?" şeklinde düşünmüyorsunuz; size anlatılan, hissettirilen duyguları düşünüyorsunuz. Sona yaklaştığınızda ise "Ben okuyamam, devam edemem. Bunu kendime yapamam." diyorsunuz ama yine devam ediyorsunuz.


"Tüm bunlara ne oluyor sence?" diye sormuştu gözlerimin içine bakarak.
Omuz silkip, "Hiçbir şey olmuyor bence," demiştim. "Her şey sona eriyor ve kararıyor."
Finn başını sallayıp, "Bence de," demişti.
Eğer o gün kendinden bahsettiğini bilseydim başka bir şey uydururdum. O gün oracıkta Finn için mükemmel bir cennet hayal ederdim.

Öncelikle kısaca konudan bahsedeyim. Ana karakterimiz June, on dört yaşında ve dayısı Finn'e karşı bazı özel duyguları var. Bu duygular aşk gibi ama aşkın çok masum, çok temiz bir versiyonu. Önce içinizi ısıtan, yanaklarınızı kızartan ve kaybedince hiçbir yere ait değilmişsiniz, olamazmışsınız gibi hissettireninden.

Kitabın ilk sayfasında Finn'in AIDS olduğunu öğreniyoruz. Kendisi ünlü bir ressam ve homoseksüel bir birey. Son günlerinde Jude, Jude'un ablası Greta ve kız kardeşi Danni ile daha çok zaman geçirebilmek adına yeğenlerinin portresini çizmeye başlıyor. Bir süre sonra Finn ölüyor ve olaylar tam olarak buradan sonra başlıyor. Jude, Finn'in hayatına dair bilmediği bir sürü şey -özel arkadaşı Toby gibi- olduğunu keşfediyor. Bu onu hem mahvediyor hem de Finn'le ilgili daha çok şey öğrenme düşüncesi kendisini karşı koyamayacağı bir şekilde cezbediyor. 


Orada oturup vahşi bir hayvan gibi omuzlarıma tırmanın bu hüznün neden orada olduğunu bana açıklamasını bekledim. Sonunda açıkladı da. İyice yanıma yaklaşıp kulağıma fısıldadı. 
O, Finn'i senden daha çok sevdi.


Cenazeden kısa bir süre sonra Toby, Jude ile iletişime geçmeye başlıyor. Jude başlarda bundan nefret etse de zamanla aradığı, her şeyini paylaşmak istediği tek insan Toby oluyor. Deli gibi kıskandığı, hatta Finn'in katili olduğunu düşündüğü o sıska, tuhaf adama her gün biraz daha nasıl bağlandığını cümle cümle okuyor, keşfediyoruz.

"Finn öleceğini bildiği halde bunu hiç umursamıyordu sanki," dedim. Ve bu doğruydu. Finn onu gördüğüm son ana dek her zamanki soğukkanlılığını korumuştu.
"Bilmiyor musun? İşin sırrı bu. Her zaman hayal ettiğin gibi biri olduğundan emin olursan ve etrafında yalnızca insanların en iyilerine yer verirsen ertesi gün öleceğini bilsen bile bu umrunda olmaz."
Toby ve Finn'in aşkına, aralarındaki bağa hayran kaldım. Okuduğum ilk eşcinsel çiftlerdi ve kesinlikle yaşadıkları, hissettikleri şeyin kadın-erkek ilişkisinden hiçbir farkı yoktu. Hatta kendi adıma aşkları çok daha doyurucuydu. Eğer bu tarz konulara karşı ön yargılarınız varsa, bu kitap sayesinde aşabileceğinizi düşünüyorum.

June, Toby ve Finn üçlüsünün dışında işlenen bir diğer konu da June ve ablası Greta'ydı. Küçükken çok yakın olan bu ikili zamanla tek kelime konuşamaz hale gelmişler. Kitap boyunca onların yaşadıklarını, birbirlerini için aslında ne kadar değerli olduklarını ve kaybettikleri şeyi nasıl geri kazandıklarını gördük. 

Dünyadaki türlü türlü sevgileri düşündüm. Bir defada hiç düşünmeden on farklı türünü sayabiliyordum. Anne-babaların çocuklarına duyduğu sevgi, bir köpek yavrusuna, çikolatalı dondurmaya, evinize, en sevdiğiniz kitabınıza ya da ablanıza duyduğunuz sevgi. Ya da dayınıza. Bir bu tür sevgiler vardı, bir de diğer tür sevgiler. İçine düşülen sevgiler; aşka düşmek, sevdaya düşmek gibi.  

Bu kitabı okuduğum için kendimi o kadar şanslı hissediyorum ki... Bana bir sürü şey kattı, aşkın başka bir türünü gösterdi. Kesinlikle daha sonra tekrar dönüp okuyacağım ve çok daha anlamlı, güzel gelecek. O kadar yazı yazdım ama inanın kitabın %5'lik kısmını bile anlatamadım. Okuyun ya. Mutlaka okuyun.

Kaybolan umutların tehlikeli olabileceğini, insanı nasıl da hayal bile edemediği birine dönüştürebileceğini biliyordum.

***
Ve deliler gibi gülmüş, gülmüş, gülmüş olmanın, geriye hiçbir şey kalmayana dek ağlamış olmanın verdiği o his... Ama bir dinginlik hissi. Dinginliklerin en güzeli. O geceyi işte böyle hatırlıyorum. O geceyi hep böyle hatırlamak istiyorum.

5/5



11 yorum:

  1. Senin bu kadar etkilendiğin bir kitap olması bile ilgi çekici. Homofobik değilim ama June'un küçük olması biraz rahatsız edici şimdilik tabii. Finn'i ve Toby'i çok merak ettim. Ellerine sağlık çok okuyasım geldi şuan 😚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle rahatsız olacak bir durum yok Beyzoş. Sen bir günde yersin bu kitabı. :D

      Sil
  2. Ne güzel kitap ismi yaa. Zaten anlatışın bile okumak için yeterli. Baya merak ettim şu an :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En kısa zamanda okuyun bence, seveceksiniz. :')

      Sil
  3. Kitap ismini de, kapağını da çok beğendim hemen okumalıyım sanırım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuduktan sonraki yorumunuzu merakla bekliyorum o zaman. ^^

      Sil
  4. şu kitabı sevemeyen tek insan olarak kendimi müzeye kaldırmaya karar verdim :D güzel, okunası ama beni öyle çok da etkilemedi yaa belki de yanlış zamanda okumuşumdur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonradan tekrar bir dön bu sefer sevebilirsin belki. Böyle çok yoğun, duygusuz bir dönemde okusaydım ben de sevemeyebilirdim bence. :')

      Sil
  5. Sepetime ekleyip başka bir kitap yüzünden çıkardığım, ekle çıkar bir hal olmuş kitap. Ama seni alacağım oğlum! :D
    Bu arada mim yapıyor musunuz bilmiyorum ama mimledim. :))
    http://minervadannotlar.blogspot.com/2016/04/mim-yakyeniden-yaztekrar-oku.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Al ve oku hemen, yorumunu bekliyorum. ^^ Sümeyye'ye ulaşabildiğim an yapacağız. :D Teşekkürler. :')

      Sil
  6. Mavi Kurt Ruhu kitabının yazarıyım. https://www.facebook.com/yuno449 https://www.wattpad.com/252280104-illuminati-vampirler-uzayl%C4%B1lar http://www.dr.com.tr/Kitap/Mavi-Kurt-Ruhu-1-Kitap-Fasist-Tanrinin-Linc-Edilisi/Yunus-Emre/Edebiyat/Roman/Fantastik/urunno=0000000595447

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...